Şampiyonluk hasreti tavan yapmış Fenerbahçe camiasının beklentileriyle, Fenerbahçe’yi yönetenler arasında uçurum var.
Başkanından hocasına, yöneticisinden futbolcusuna, taraftarın aidiyet duygusunu sömüren bir yapı var sarı lacivertlilerde.
Perişan hâldeki Beşiktaş’a hayat öpücüğü verip liderle arasına “mesafe” koyan takımın başkanı Ali Koç, stat çıkışı camiaya “Şampiyon olacağız” diye sesleniyor.
Athletic Bilbao yenilgisinden sonra Mourinho “Şampiyon olacağız, Avrupa’da da tur atlayacağız” sözü veriyor. Sonrasında takımın parlamayı unutmuş yıldızları “Birlik” diyor, destek istiyor. Başkan Koç’un “Moral, motivasyon” görüntüleri servis ediliyor.
Yıllardır verilen ama tutulmayan tüm sözleri bağrına taş basıp unutmak istiyor sarı lacivertli taraftarlar, bir defa daha inanıyor, inanmak istiyor…
Ama! Yahu bunca şeyden sonra, insan bekliyor ki, Başakşehir maçında ölümüne mücadele eden bir takım olacak.
Hani nerede? Mourinho’nun rotasyonun dibine vurduğu kadro da tat vermiyor. Dün Samet’i yuhalayanlar, gole vize çıkaran Becao’ya sussa da, Fenerbahçe savunması alarm vermeye devam ediyor.
38’lik Dzeko dışında bu forma için varını yoğunu ortaya koyan bir oyuncu yok desek yalan olmaz.
Herkesin aklı bir karış havada.
Parlak günlerinin çok uzağındaki Başakşehir’i, 45 dakikadan fazlasını 10 kişi oynadığı maçta güç bela yeniyorsan, bana şampiyonluktan bahsetmeyin lütfen.
Arkasına sığınacak bahane aramaya harcadığınız enerjiyi doğru işler yapmaya yönlendirebilseniz bu takım zaten alıp başını gidecek. Ama bunun yerine, yatağınızın altındaki öcülere, dünyaca ünlü hocanızı da inandırmayı tercih ettiniz.
Oyuncularınız göğüslerinde yaşadıkları armanın değerinden bihaber, kötü oyunlarını “yapı”ya bağlıyor. İnancınız olduğuna dair bir mücadele göstermeden insanlara “inanç” vadediyorsunuz ve bunu yememizi bekliyorsunuz. Kusura bakmayın, tokuz!
∂ Maçın adamı: Edin Dzeko