Bir bayram daha geride kaldı, içine yılbaşını da katarak. Bir kutlama, bir neşe, bir buluşma daha geride kaldı! Kimimizin kaç bayramı kaldı yaşayacak, Allah bilir. Bu bilinmezlikten olsa gerek, yağmurlu bir İstanbul sabahında ofise doğru yol alırken "Bütün dünya buna inansa, hayat bayram olsa" diye mırıldanmam. Eski bayramları anmam ve eskiyi hatırladıkça daha da çok özlemem bu yüzden!. Maalesef geçen hafta, "Biz büyüdük de kirlendi dünya" vurgusunu yaparken yanılmamışım. Bırakın maziye sahip çıkmayı, eski güzel değerlerimizi hatırlamayı, fetiş bir dürtüyle çamura saplanmayı arzular haldeyiz adeta. Yılbaşı kutlamalarında gördüm bunları. Eğlenmeyi, başkalarını rahatsız etmek olarak algılayan insanlar vardı etrafta! Yeni yıla serseri kurşunlarla vurulup sokak ortasında, kan gölü içinde yatarak girenler vardı! Taciz ise gayet doğaldı. Ne işi vardı o kadınların o kalabalıklarda. Haberler artık rutin; "Utanıyoruz", "Ahlâksızlar", "Şişede durduğu gibi değil alkol" gibi başlıklarla anons ediliyor. Utanç sahneleri, "hoş" magazin kareleri misali tekrar tekrar, en ince detayına kadar veriliyordu ekranlarda. Yüzde tokat gibi patlayan bu görüntülerin yanak kızartması gerekirken, ata vurulan kırbaç gibi şahlandırdığını anlamamak niye? Ar duygusu, ahlaki değeri olan insanın zaten yapmayacağı faaliyetlerde boy gösterenler emin olun ki; medyaya nasıl yansıdıklarına da aldırmıyordur. Günübirlik yaşam tarzları, çalışmadan zengin olma güdüsüyle beslenen bu yaratıklar, tüm değerlerimizi alt üst ederken, başları sıkışınca insanlıktan, vicdandan dem vuracak kadar basiretsizdirler. Ancak hâlâ anlam veremediğim şekilde içimizdedirler. Barınmakta, daha doğrusu barındırılmaktadırlar. Bunun nedeni ise iki bilemediniz üç ihtimalli olabilir. Birincisi bu "tür" yakınlarımızdan biridir! Kurtarma çabası vardır ya da gizleme bastırma, kendini düşünerek! İkinci şık, acıma olabilir ki; bunun sebebi de büyük olasılıkla kişinin geçmişte yaptıklarını hatırlayıp vicdanını rahatlatmak adına bu "tür"e müsamaha göstermesidir! Üçüncü şık ise en tehlikelisi; "bana necilik!" Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla nefes alıp verenler, yılan onları sokmasa da nefesini hep enselerinde hissetmeye mahkumdur. Sonuçta suç suçtur, hata da hata! Gerçeklerle yüzleşmekten kaçanlar, yalanlarının içinde boğulur. Yılbaşıyla gölgelenen bu bayram, bizim kendimize çeki düzen verme miladımız olsun. Emin olun, bir tutarsak ucundan kökünden söküp alırız bu "ur"u! Korkmaya gerek yok, "Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!" Yeter ki isteyelim, yeter ki inanalım. Aksi taktirde bırakın spor yazmayı konuşmayı, nefes bile alamayacağız. Bu irin denizi boğacak bizi. "Benim bayramlarım şenliğim sendin" diye diye batıp gideceğiz. > Siz kimi seviyorsunuz? Anadolu'nun sesi olmuş bir takım ile yine Anadolu'nun güçlü temsilcilerinden birisi Türkiye Kupası'nda karşılaşmışlardı. İstanbul'a yakın oynanan mücadeleyi favori takım kaybetmiş ve elenmişti. O penaltı golle sonuçlansa, sonuç tam tersi olacaktı aslında. Ama olmadı! Son düdükle birlikte Karadeniz kıyısındaki bir kenti tsunami vurdu adeta! Büyük bir şok yaşanıyordu kentte! Hüzünlü nağmelerle vuruyordu dalgalar kıyıya, sis çökmüştü dağlara, hayal kırıklığı dolaşıyordu sokaklarda! Tam bu sırada, uzaklarda bir yerde.... Ortasından boğaz geçen bir kentte bambaşka bir hava hakimdi. Genç bir sporcu, akşam, büyük bir camiayı sukutuhayale uğratan başarısızlığını denize nazır bir eğlence kulübünde, müzik, alkol ve genç kızlarla dolu bir masada kahkahalar atarak unutmaya çalışıyordu. Aslında en ufak bir üzüntü yoktu gözlerinde. Hatta o kadar umursamaz bir edası vardı ki; sanırım "vicdan" onun için sadece bir kelimeydi anlaşılan, hiç kullanmadığı ve anlamını bile bilmediği. Belki de tam manasıyla bir profesyoneldi. "Çıktım, işimi yaptım, elimden gelen buydu!" diye düşünen... Peki hiç etkilendi mi, o uzaklardaki kentte bir gencin hayatına son verdiğini, onun "yapamadığı" yüzünden takımının kupadan elenmesinin acısıyla intihar ettiğini duyunca? Acaba, "Daha iyisini yapabilirdi" dedi mi kendi kendine? Hiç sanmıyorum! O bir profesyoneldi ve işini yaptı! Siz, siz olun; sevginizin dozunu iyi ayarlayın. Uğruna "ölüp bittiğiniz" şey, meşin yuvarlağı tepmek için "milyon dolar" alan ve sizden haberdar bile olmayan bir zat-ı muhterem olmasın! > MEMIN boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör)