Konu başlığının Dostoyevski'nin efsane kitabıyla isim babası olması dışında bir alâkası yok... Hukukçuların "Suç olmadan ceza olmaz" şeklinde bir deyişi vardır. Evet önce suç olur, ardından ceza. Yani hiç işlenmemiş bir suçla ilgili ceza düşünülmez. Zaman zaman gazetelerde okuruz; "ABD'nin filanca eyaletinde bisiklete binmek yasak", "Bilmem neresinde kaldırımda yan yana yürümenin cezası bilmem ne kadar.." Güleriz... Askerlik yapanlar iyi bilir, bir sürü kural vardır; anlam verilemeyecek kadar detaylı bir sürü açıklamayla anlatılmış. Mesela banyo kurallarından birisi yanılmıyorsam şöyle der; "Su sıcaklığını kontrol edin." Ne kadar garip değil mi?.. Oysa bunlar zamanla edinilmiş, genelde tatsız tecrübelerin eseridir. Birileri bir yerde hata yapmış, suç işlemiştir ki; kurallar ve cezalar konulmuştur. Önce bu gerçeği hatırladım ve ardından son zamanlarda dünya futbolunda yaşananları. Şikeler... Bahisler... Rakibe ve hakeme saldırılar... Dopingler... Tribün olayları... İngiltere holiganlarla çok ciddi bir savaş halinde ve büyük ölçüde başarıya ulaştı. Malezya doping ve uyuşturucuya savaş açtı, bu olayların önüne geçmek için büyük bir gayretle mücadele ediyor. Vietnam şikeye karşı komisyonlar kurdu, hapis cezalarıyla sona eren ciddi yargılamalarda kimsenin gözünün yaşına bakılmıyor. Avrupa'da ırkçılığa karşı yürütülen çalışmalar had safhada... Peki Türkiye bu organizasyonların neresinde? Biz ne yapıyoruz? Küfürle mücadelede tüm gücünü harcayan Aziz Yıldırım'a destek olması gerekenlerin, "Bize niye kimse küfür etmiyor?" diye kendi aczlerini Yıldırım'ı hedef göstererek ört bas etmeye çalışmaları daha dün gibi kulaklarımda çınlıyor. Mevcut suçlar hafif cezalarla (Mümkünse kulak çekmeyle!) geçiştiriliyor, dünyada örnekleri görülen suçlara ise kimsenin aldırdığı yok. Yapılmaya çalışılan ne? İlle dünya çapında bir skandal mı olmalı? Kafamıza taş yağmasını mı bekliyoruz? Ertuğrul Sağlam'a bağladı En yakın takipçisinin 6 puan önünde 3. sırada yer alan Kayseri'de yönetim, teknik direktör Ertuğrul Sağlam ile 2008 yılına kadar mukavele uzattı. İyi de yaptılar. İnşallah olası aksamalarda sözleşme "sakıt olmaz." Ya da Sivas'ın İsmail Kartal'a yaptığı vefasızlığı Kayseri'de Ertuğrul Sağlam yaşamaz. Ola ki yönetim Avrupa'da daha iyi hoca lâzım desin... Mourinho'nun çabası Yaşayan efsane olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Jose Mourinho, İngilizler'in saygısızlığından şikayetçi. Neymiş efendim; İngiltere'de bazı menajerler, "Neden ben değil de, yabancılar çalışıyor" diyormuş. Be hey Mourinho, futbolu baştan yazdın, 50 yıl sonra Chelsea'ye şampiyonluk sevinci yaşattın ve neredeyse 2 yıldır Ada'da yaşıyorsun. Öğrenemedin mi tüm dünyanın bildiği ünlü İngiliz küstahlığını? Kafa lâzım kafa! Ronaldo ile Roberto Carlos'u AB statüsüne geçiren Galactico unvanlı Real Madrid; Robinho, Cicinho, Cassano gibi yıldızlarla takviye ettiği kadrosuyla hâlâ bekleneni veremiyor. 29 kişilik kadrosunda 3'ü devşirme 9 lejyoner bulunan Real'in yeni hedefi Juventus'un Bosna Hersek asıllı İsveçlisi Zlatan İbrahimovich. Acaba Zidanelar'ın, Beckhamlar'ın, Raullar'ın yapamadığını bu çocuk yapabilir mi? Yoksa balık baştan mı kokuyor? Asıl sorun Başkan Perez'in gömlek değiştirir gibi hoca değiştirmesi mi? Son 2 yılda Queiroz, Camacho, Remon Garcia, Luxemburgo derken koltuk Juan Ramon Lopez Caro'ya kaldı. Çareyi de takıma sürekli yıldız takviyesi yaparak arıyorlar. Ama Barcelona, Chelsea, Juventus, Manchester United, Arsenal, Liverpool gibi akla ilk gelen örneklerde görüyoruz ki; başarı, alınan yıldızlarla değil, takım içinde yıldızlaşan oyuncularla geliyor. Bu yıldızları parlatan da onları anlayan, doğru kullanmayı bilen hocalar. Sürekli hoca değiştiren Real bu kafayla daha çok seyreder Barcelona şovunu. Sesim geliyor mu? Kayseri'de bir şeyler oluyor. Futbol adına güzel gelişmeler yaşanıyor. İsim değişikliği, takım değişikliği derken Kayseri ve Erciyes Süper Lig'de buluştu. İyi de oldu, renk katıyorlar mücadeleye. Ama Erciyes olayı tam kavrayamamış anlaşılan. Kupa maçında Fener'i elinden kaçıran takımın İkinci Başkanı Erol Bedir isyanlarda.. Verilmeyen penaltıya içerleyen Bedir; "Aziz Yıldırım bu olaya dur demeli" diyerek duygularını dile getiriyor. Sayın Bedir, biraz geç oldu ama HOŞGELDİNİZ! Burası Süper Lig. Yani 'Süper'lerin ligi! Büyüklerin, kraldan fazla kralcıların ligi.. Gerçekler acıdır... Öyle değil mi? O diyor ki! Bir hocanın bittiği nokta, futbolcularını suçlamasıyla başlar. Kimler geldi, kimler geçti * R.Sociedad: J.Mari Amorrortu gitti. Gonzalo Arconada geldi. * Malaga: Antonio Tapia gitti. Manuel Ruiz Hierro geldi. * Palermo: Del Neri gitti. Giuseppe Papadopula geldi.