Zico ne yapar?

A -
A +

F.Bahçe'de Daum'un koltuğuna Zico oturdu. Futbolculuk kariyeri tartışılmaz, hocalık kariyeri bilinmez bu teknik adamın sarı-lacivertlilerin ilk tercihi olmadığını herkes biliyor. Bana sorarsanız 100. yıl gibi önemli bir virajda hoca değişikliği doğru değil, ama mecbur kalındı. Daha önceki yazılarımızda istikrarın önemini vurgulamış ancak Daum'la istikrarın Aziz Yıldırım'ın da başını yakacağını söylemiştik ki; haksız çıktık sayılmaz! Neyse olmuşla ölmüşe çare yok! Biz Zico'ya dönelim... Daum'un hocalık kariyeri, Zico'dan iyi olabilir, ama bu F.Bahçe'de böyle olacak anlamına gelmez. Bence Brezilyalı, F.Bahçe'yi Daum'dan daha iyi oynatır. İstese de daha kötüsünü yapamaz, çünkü Daum limiti en aşağı çekmişti zaten!. Zico "neler yapmalı" ya gelince!... Benim fikrimce, yıldız alan takımlar değil, kendi yıldızlarını yetiştiren takımlar başarılı olur. Bir takım yıldızlarının sayısına göre değil, takım olduğu ölçüde başarılı olur. Bunu daha bir kaç gün önce Brezilya örneğinde gördük! Şimdi diyorum ki; Zico isme göre değil, performansa göre kardo kurarsa... Oyunculara arkadaşlığın ayrı, takım ruhunun ayrı şeyler olduğunu öğretebilirse... Futbolcularına hırslarını olumlu kullanmayı anlatabilirse... Hata yapanın gözünün yaşına bakmazsa... Eleştirilerden gerekli dersi çıkarmayı bilecek kadar özgüvenli olabilirse... Başarılı olur.. > FIFA hâlâ uyuyor Crouch, İngiltere'nin grupta oynadığı ikinci maç olan Trinidad mücadelesinde Sancho'nun saçlarını kökünden sökmek suretiyle golü atmış, fair-play'e hassasiyetini her alanda sergileyen FIFA bu hareketi görmezden gelmişti. Aynı FIFA, neo-nazilerin girmesinin yasak olduğu Dünya Kupası maçlarında, futbolcuların ellerine "Irkçılığa Hayır" pankartı tutuştururken Arjantin maçında penaltı vuruşunu gole çevirme sevincini faşist selamıyla kutlayan Podolski'yi de cezasız bıraktı. Acaba acı olan hangisiydi, FIFA'nın en hassas olduğu konudaki körlüğü mü, yoksa Polonya asıllı olan bir oyuncunun Alman tribünlerini binlerce Polonyalının katline ferman veren Hitler'in işaretiyle selamlaması mı? Oysa geçen yıl Seri A'da aynı hareketi yapan Paolo Di Canio'nun 6 ay hapis cezası alması gündeme gelmiş, futbolcuya 1 maç men ve 10 bin euro ceza verilmişti. > Alkışlar İtalya'ya Grup maçlarında Gana'yı kontratakla yenip, ABD karşısında beraberliği zor kurtaran İtalya, ikinci yarıyı 10 kişi oynayan Çekler'i de güç bela geçmişti. Lider olarak gruptan çıkan Gök Mavililer, Avustralya karşısında uydurma penaltıyla çeyrek finale yükselip, Ukrayna ile eşleşti. Sheva ve arkadaşları karşısında net bir skorla son dörde kalan İtalyanların oynadıkları futbol kimseye tat vermiyordu ve buraya kadar kolay rakiplerle oynadıkları için eleştiriliyorlardı. Ancak ev sahibi Almanya ile yaptıkları yarı final mücadelesinde gerçek kalitelerini ortaya koydular. Kalede Buffon, savunmada Cannavaro ve Grosso, orta alanda Pirlo, Çizme'nin Almanya karşısında Dünya Kupası yenilmezliğini korumasında en büyük rolü üstlenen isimler oldu. Almanya'nın 70 yıldır yenilmediği statta mağlubiyeti tatması ise unutulmaz anlardan biri olarak tarih sayfalarına yazıldı. Anelka ile Daum... Türkiye'de iki yabancı.. İkisi de kendi alanlarında meşhur.. İkisi de F.Bahçeli.. İkisi de sorunlu... İkisi de birbirini sevmiyor... İkisi de birbirini suçluyor... Ama bunca benzerliğin dışında çok daha önemli bir ortak noktaları daha var: İkisini de herkes yanlış anlıyor... İkisinin de ülkelerinde yaptıkları açıklamalar Türkçe'ye yanlış tercüme ediliyor... Ne tesadüf ama... > O diyor ki! Değerlerine sahip çıkmayan, saygıyı da hak etmez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.