Emine Erdoğan: İki çocuktan biri sezaryen ile doğuyor!

A -
A +

Modern zamanın konformist ve maddeci yaklaşımları nedeniyle, dünyanın en kadim tecrübesi, tıbbi bir operasyona indirgeniyor.”

 

Bu sözler Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan Hanımefendiye ait. Geçen hafta Ankara’da Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde bendenizin de davetli olduğu çok önemli bir toplantı vardı. Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde gerçekleştirilen “Normal Doğum Eylem Planı” konulu bu toplantının konusu çok önemliydi.

 

Sezaryen ile doğumun gerekli olmadıkça tercih edilmemesi, kadınların fıtratlarına uygun olan normal doğum hususunda bilinçlendirilmesi konusunun öne çıktığı bu toplantı tabii ki yine birilerini kızdırmaya yetti zira amaçları bağcı dövmek olan kesimler çoktan başlamışlardı gereksiz eleştirilere lakin meyve veren ağaç taşlanır misali bu çok önemli ve verimli buluşmanın sahadaki aksülamelinin de yüksek olacağını değerlendiriyorum.

 

Anne olmak bir kadın için en büyük kariyer lakin anne olmayı gereksiz gören ve normal doğumu her fırsatta korkunç bir hadise gibi gösteren, evlilik kurumunu yük olarak tanımlayan ilginç bir kesim var bu ülkede. Kadınlara özgürlük(!) fikri altında aslında evlilik, çocuk doğurma, aile yaşantısına büyük bir saldırı var. Her fırsatta evlilik kurumunun gereksizliğinin altı çiziliyor ve ne yazık ki kızlarımız ve kadınlarımız bu güruhun kıskacı altında.

 

Ve maalesef anne olmak istemeyen kadınlarımızın sayısında da çok ciddi bir artış var. Evlilik yaşı çok yükseldi. Birçok insan evlilikle ilgili bu menfi yaklaşımı ekonomik göstergelere bağlayabilir lakin bu hiç gerçekçi değil. Ninelerimizin, dedelerimizin evlenirken sahip olduğu maddi unsurları hatırlayalım. Birkaç kap kacak, bir kilim ve yataktan ibaret bir mal varlığı! Ve bu zenginlikle(!) evlilikleri bir ömür boyu sürdü...

 

O zenginlik hiç kuşkusuz bir gönül zenginliğiydi, yuva kurmanın verdiği huzur ve mutluluğun zenginliğiydi, bir yuva kurmaya inanmışlığın zenginliğiydi… Onlar bir kapta pişirip yiyen, her hâllerine razı olan bir kuşaktı zira. İşte o annelerin doğumlarının neredeyse tümü normal doğum idi.  

 

Sonra tıbbi ihtiyaçlardan dolayı “Sezaryen” ile tanışan toplum kısa zamanda en faydalı doğum şekli olduğu kabilinden kanıksadı. Şimdi ülkemizde doğumların yarısı sezaryen ile gerçekleştiriliyor. Oysa mecbur olmadıkça sezaryen tercihi ülke ekonomisi için de annenin ve çocuğun genel sağılığı için de büyük bir kayıp!

 

İşte bu toplantıda Emine Erdoğan’ın özellikle altını çizdiği şu uyarıcı sözler çok kıymetli:

 

Sezaryen, 'büyük bedelleri olan cerrahi bir operasyon' yerine, 'pratik, hızlı ve ağrısız bir doğum seçeneği' olarak tanıtılıyor. Şunun altını çizmeliyim ki tıbbi gerekçelerle, doğru zamanda yapıldığında sezaryenin hayat kurtarıcı özelliği çok önemlidir. Ancak maalesef, Dünya Sağlık Örgütünce açıklanan yüzde 15'lik makul sezaryen sınırının, ülkemizde ciddi manada aşıldığını görüyoruz. Bugün Türkiye'de dünyaya gelen iki çocuktan birisi sezaryenle doğuyor. Tekrar ediyorum, iki çocuktan birisi. Normal doğumun bütün bu faydalarına rağmen ne yazık ki, günümüz dünyasında kadınlar bu eşsiz tecrübeyi olması gereken doğal hâliyle yaşayamıyor. Modern zamanın konformist ve maddeci yaklaşımları nedeniyle, dünyanın en kadim tecrübesi, tıbbi bir operasyona indirgeniyor..."

 

Bu konuda Sağlık Bakanımız Kemal Memişoğlu’nun önemli adımlar atacağını umuyoruz zira hastanelerimizdeki sezaryen ile doğum yapma kararlarının bir kurul tarafından alınmasının meseleyi en aza indirebileceğini değerlendiriyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe11 Ekim 2024 15:41

Önce normal doğum denenmeli bütün çabalara rağmen normal doğum olmuyorsa sezaryen yapılmalıdır.