Kırım yarımadası Rusya için de Ukrayna için de son derece stratejik bir coğrafya!
Bu kadim Türk coğrafyasına Ukrayna benim, Rusya hayır benim diyerek savaşa girildi ve yıllardır bu gereksiz savaş binlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep oldu.
Kırım meselesinin çözülmesi gerçek anlamda imkânsızdır! Rusya hiçbir zaman bu sevdasından vazgeçmeyeceğinin provasını yapmıştır Ukrayna topraklarında. Avrupa ülkeleri de bu süreçte Kırım’ın Ukrayna’nın olduğu saikiyle hareket etti. Ve hatta Kırım Tatar Dernekleri de!
Önceki gün Ankara’da çok önemli bir toplantı vardı.
Ankara Millî Kütüphane salonunda Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği ile Ankara Ukrayna Derneğinin ortaklaşa düzenlediği “Kırım’ın İşgalinin 11. Yılında Direniş Günü” adlı panele çok sayıda önemli isim katıldı.
Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Oleksiy Çernışev, Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Ankara Ukrayna Derneği Başkanı İrına Ambarkütükoğlu’nun açılış konuşmasını yaptığı Panele Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Denis Zolotaryov, Kırım Tatar Teşkilatları Platformu ve Kırım Gelişim Vakfı Başkanı Ümit Şilit, Kırım Derneği Genel Başkan Yardımcısı İsmet Yüksel ve çok sayıda dinleyici katıldı.
Açıkçası, toplantıda savunulan görüş ve düşüncelerin büyük çoğunluğunu desteklemekle birlikte salona hâkim olan “Kırım Ukrayna’dır!” düşüncesine sıcak bakmamız mümkün değildir zira Kırım, gerçekte Ukrayna da değildir!
Ukrayna’nın Kırım Türklerine yaklaşımının çok daha insani olduğunun, Tatar Türklerine demokratik bir yaklaşımla bakıldığının farkındayım lakin tarihçilerin, siyaset bilimcilerin ve diplomatların gerçeği çarpıtmasını da doğru bulmamız mümkün değildir.
“Kremlin özellikle Kırım Tatar halkını hedef alıyor. Kırım Tatarlarının Ukrayna'da özgür, millî uyanış süreci işgalciler tarafından baltalandı. Moskova, tarih boyunca kendisiyle aynı fikirde olmayan herkesi sistematik bir şekilde öldürmüştür!”
Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Oleksiy Çernışev’in bu sözlerine kim itiraz edebilir ki?
Evet, Rusya’nın Kırım politikası tarih boyunca problemlidir, kanlıdır. Rusya, Kırım Tatarlarına orantısız güç kullanmış, Tatar halkına Kırım topraklarını dar etmiş, vatanlarına dönmelerini dahi yasaklamıştır. ‘Kırım Sürgünü’ için Kırım Tatarlarından özür dahi dilememiştir Rusya. Rusya’nın Kırım Tatarlarına bir özür borcu vardır her şeyden önce!
Ukrayna ise Kırım Millî Meclisi'ne kucak açmış, Kırım Tatarlarına ev sahipliği yapmıştır. Bu anlamda Ukrayna’ya teşekkür ediyoruz, minnettarız. Ancak bu, Kırım’ın Ukrayna toprağı olduğunu doğrulatmaz zira Ukrayna da Kırım’ın asıl sahibi değildir!
Bu topraklarda ilk dönemlerde çeşitli Türk toplulukları hüküm sürmüş ardından önce bir Türk devleti olan Altın Orda İmparatorluğu ve sonra da 400 yıl boyunca Kırım Hanlığı kurulmuştur. Tarih boyunca Kırım toprakları Türk milletinin idaresinde kalmıştır. Yani Kırım tepeden tırnağa Türk’tür! Kırım hem altında yatanlarla hem de üzerindeki tarihî abideleriyle ezelden ebede bir Türk yurdudur.
Hasılı, Kırım, Kırım Tatarlarınındır. Hacı Giray’ındır, İsmail Gaspıralı’nındır, Numan Çelebi Cihan’ındır, Cengiz Dağcı’nındır, 'Mustafa Aga’nındır. Ne Rusya ne de Ukrayna bu toprakların sahibidir! Bu gerçeği bütün dünyaya anlatmak lazımdır.
Geçen 23 Şubat, 1917 yılında kurulan Kırım Ahali Cumhuriyeti’nin ilk ve son Cumhurbaşkanı Numan Çelebi Cihan’ın ölüm yıl dönümüydü. Bolşevikler tarafından idam edilen bu mefkûre adamını rahmetle anarken diyoruz ki:
Kırım ne Rusya’nın ne de Ukrayna’nındır.
Kırım, Kırım Tatarlarınındır...
Meryem Aybike Sinan'ın önceki yazıları...
Kırım'dan gelirim adım da Sinandır/ Kılıcımın suyu kandır da dumandır/ Kırımdan gelirim atım da Araptır/Gizlenme Nemçelû, Sinan da burdadır, meydan da burdadır...
Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun inşallah
Teşekkürler!