Geçtiğimiz 1 Mart’ta enerji alanında çok önemli bir gelişme gerçekleşti.
Türkmenistan gazı, İran üzerinden BOTAŞ’ın dağıtım hattına dâhil edildi. Türkmenistan 13-15 trilyon kanıtlanmış metreküple dünyanın en büyük dördüncü gaz rezervine sahip olan bir ülke. Bu hem Türkiye hem Türkmenistan hem de AB ülkeleri için önemli bir fırsat.
Türkiye son gelişmelerle birlikte artık transit bir ülkenin ötesine geçip enerji ticaretinde bir merkez (Hub) olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerle yakın iş birliği arttıkça enerji koridoruna her geçen gün yeni kaynaklar ekleniyor.
Türkmenistan ile Türkiye arasında dünden bugüne tam 27 yıldır enerji görüşmeleri yapılıyordu ve nihayet 2025 yılı itibarıyla proje hayata geçirildi. Gaz ‘swap’ yani takas yoluyla Türkiye’ye aktarılıyor. 2025 yılı itibarıyla 1,3 milyar metreküp gazın yaklaşık 1,5 milyon haneye ulaştırılması hedefleniyor.
Türkmenistan gazı Türkiye için stratejik öneme sahip zira bu gelişme enerji arz güvenliğini artırıp enerji merkezi olma potansiyelini güçlendiriyor. 1998 yılında Türkmenistan ve Türkiye arasında başlayan enerji ticareti görüşmeleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkmenistan Cumhurbaşkanı Serdar Berdimuhammedov’un mutabakat zaptını imzalamasıyla 2024 Antalya Diplomasi Forumunda nihayete erdi. Enerji Bakanımız Alparslan Bayraktar’ın yoğun çabalarıyla Türkmenistan gazı 1 Mart itibarıyla Türkiye’ye transfer olmaya başladı.
Peki Türkmenistan gazı Azerbaycan üzerinden TANAP kanalıyla Türkiye’ye transfer edilemez miydi? Şimdilik teknik olarak hayır! Bu anlamda henüz bir altyapı mevcut değil. Türkmenistan’da gazı sıkıştıracak kompresör istasyonlarının Azerbaycan’da bulunan TANAP koridoruna entegre olması gerekiyor. Bunun gerçekleşmesi de Hazar Denizi rotasının altyapısına bağlı. Olası bir projenin maliyeti 3 milyar dolar civarında.
Türk Devletleri arasında süregelen enerji ticareti kardeş ülkeler arasında büyük bir sinerjiye evrilmekte. Uzun vadeli bir hesaplamada Hazar Enerji Koridoru’nun Türk Devletleri Teşkilatı için büyük öneme sahip olduğu açık, dolayısıyla Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın da dâhil olduğu bir blokla bu proje hayata geçirilebilir ancak bu projeye Rusya ve İran çevresel riskleri bahane ederek sıcak bakmıyor, gerçekte ise bu projeyi kendi gaz ihracatlarına vurulan bir darbe olarak görüyorlar nitekim Türkmenistan’ın devasa gaz rezervleri Rus gazına da alternatif kaynak olma yolunda.
Hazar Denizi altından geçirilecek borularla bütün Türk Dünyası bir enerji koridoruna sahip olabilir. Türkmenistan Türkiye üzerinden Avrupa’ya açılabilir. 2030 yılına kadar Hazar Enerji Koridoru’nun hayata geçirilme potansiyeli taşıdığını değerlendiriyorum.
Bu arada Türkmenistan’ın politik istikrar ve demokratik insan hakları bağlamında bazı adımlar atmasında fayda var. Türkmenistan bugün kendini dışarıya tamamen kapatmış bir ülke görünümünü taşıyor! Türkmenistan, yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle, daha modern ve huzurlu bir ülke potansiyeli olmaya namzet bir ülke olsa da bilinmeyen nedenlerden dolayı bazı gelişmeler tehir ediliyor!
Asya’nın İsviçre’si olma gayretini taşıyan Türkmenistan, insan hak ve hürriyetlerini genişletip, halkına demokratik bir ortam sunmadıkça Asya’nın İsviçre’si olamaz! Türkmenistan Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye statüsündedir.
Hasılı, dünyanın çok farklı bir süreçten geçtiği şu günlerde kardeş ve yakın akraba topluluğu olan ülkelerin daha sıkı ve yakın iş birliği yapmasında fayda vardır. Türkiye bu iş birliğinin anahtar ülkesidir.
Meryem Aybike Sinan'ın önceki yazıları...