Türkiyeli olanlar, sahi siz kimsiniz?

A -
A +

Bu aralar ülkede birileri yine bir şeyler karıştırıyor…

 

İşte o birileri açıkça, alenen, göz göre göre, bilinçli ve art niyetli olarak “Türkiyeli” kavramını ortaya attı… Ve bu kavram anında yine pusudaki birileri tarafından satın alındı.

 

Siyasiler, sanatçılar, gazeteciler, yazarlar vs. Hep birlikte marifetmiş gibi “Türkiyeli” kavramı etrafında dönüp pozlar vermeye, ağız ucuyla garip garip laflar etmeye, ülkenin herkesin ülkesi olduğu kabilinden cümleler kurmaya başladılar.

 

Peki sadece bu mu? Hiç olur mu? Mevsimlik görüş değiştiren birtakım akiller, ellerini anında sırtlarındaki heybelerine atıverdiler! Türkiye bayrağı, Türkiye halkları, Türkiye dilleri, Türkiye siyaseti vs!..

 

İzini takip etmekten her zaman şeref duyduğum merhum Hocamız Seyyid Ahmet Arvasi’yi dinleyelim. Bakınız bu konuda ne diyor:

 

“Marifet; milleti çözerek 'halk yığınları' meydana getirmekte değil! Marifet, halkı yoğurarak güçlü bir millet olmadadır.”

 

İllaki bu millet arasında birer uçurum olmalıydı değil mi? Alın size yeni bir uçurum ve soğuk savaş! Bu kesimin bu talimatı nereden aldığını bilmiyorum. Ancak Türk milletinin aldığı talimatın ezelî ve ebedî olduğunu biliyorum. Siyasiler gelip geçer, partiler siyaset sahnesinden silinir, insan zaten kısadır, gelip gider, görüşler kör ve topaldır lakin gücünü beş bin yıllık köklü bir tarihten alan Türk millî düşüncesi ve irfanı her dem uyanıktır ve her şeyin farkındadır.

 

Türk, Malazgirt’le Bizans’tan aldığı Anadolu coğrafyasını Türklük bilinciyle yoğuran, Türkistan’dan taşıyıp getirdiği Yesevi ruhuyla, Şeyh Edebali, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş Veli, Tabduk Emre’nin dergâhında bu toprakları Türklükle mayalayandır.

 

Bu topraklar Bizans’tan kılıcıyla ve bileğinin gücüyle alan Sultan Alparslan’ın öz vatanı olan Türkiye’dir. Türk, bu vatanı Sultan Alparslan’ın arkasında sıra dağlar gibi duran alplerin, erenlerin, akıncı beylerinin, Oğuz beylerinin ve torunlarının genel adıdır. Orhun Abideleri bu milletin adının Türk olduğunun yazıldığı en büyük vesikadır. Türkiye, adını bu büyük milletten alan ülkemizin adıdır ve ebediyen de Türk milletinindir.

 

Sağdan soldan gelip ülkeye sığınan, yerleşen, zamanla çoğalan kimi odakların gizliden gizliye bir Türk düşmanlıkları ve kinleri vardır. Bir çatlak olsa da derinleştirsek, bir arıza çıksa da içine dâhil olsak diye pusuda bekleyenler şimdi “Türkiyeli” kavramında buluşup zehirli fikirlerini ortalığa saçıyorlar. Gerçi anında yüz binlerin itirazıyla karşılaşıyorlar. Çünkü bu kan o kandır! Sultan Alparslan’ın ruhudur bu ruh! Altaylardan gelip bir çığ gibi Bizans’a dalan Türk milletinin hiç ölmeyen ve ölmeyecek ruhudur.

 

Sözlerime bizzat yaşadığım ilginç bir anekdotla son vereyim:

 

Sosyal medyasında sürekli Türk kelimesinden irrite olan, herkesi ırkçılıkla suçlayan palavracı bir komşumuzun karısı, ayaküstü bir selamlaşmada, Rusça dil kursuna gittiğimi öğrenince ağzından kaçırıverdi:

 

-Ne yapacaksın Rusçayı, gel sana Rumca öğreteyim.

 

- A sen nereden öğrendin Rumcayı? Diye soruyorum. Cevap enteresan ve manidar:

 

-Eşimle amca çocuklarıyız. Bizim büyüklerimiz Rumca konuşurlardı, Türkçe bilmezlerdi. Biz çocukken evde sadece Rumca konuşurduk. Oradan biliyoruz… 

 

Aslında mesele bu kadar net işte!

 

“Türk” sözcüğünden bu kadar rahatsız olanların, kendileri ırkçılıkta zirve atlayanların, Türk milletini sürekli ırkçılıkla suçlayanların asırlık kin ve öfkeleri işte bu yüzdendir. Türkiyeliyim diyenlere haklı olarak soruyorum ben de:

 

-Biz Türk milletiyiz, sahi siz kimsiniz?

 

.....

 

Not: Bütün okurlarımızın mübarek Kurban Bayramlarını tebrik ediyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yörük Hoca19 Haziran 2024 17:59

Londradaki müstemlekeler nezâretinin hâzırladığı kitâbda, islâmiyyeti yok etmek için, yapılacak şeyler yazılıdır. Bu kitâb, câsûslar vâsıtası ile gizlice dağıtılmakdadır. Müslimânların kuvvetli noktalarını tahrîb etmek için de, şu tavsiyelerde bulunuyor: 1-Müslimânların arasında, ırkçılık, milliyyetçilik taassubunu körükliyecek ve onların dikkatlerini, İslâmiyyetden evvelki kahramanlıklarına çekeceksiniz. Mısrda Firavunluğu, Îrânda Mecûsîliği, Irâkda Bâbilliliği, Osmânlılarda Attilâ ve Cengiz zemânını [vahşetini] ihyâ edeceksiniz.2- Şu dört şeyi, gizli ve âşikâr yaymak lâzımdır: İçki, kumar, zinâ ve domuz eti [ve spor kulüplerinin birbirleri ile kavgaları]. Bu işi yapmak için, İslâm memleketlerinde yaşayan hıristiyan, yehûdî, mecûsî ve diğer gayr-i müslimlerden a’zamî derecede istifâde etmek ve bu iş için çalışanlara Müstemlekeler nezâretinin bütçesinden bol mâaş bağlamak lâzımdır. Bunun için, siyâsî fırkaların ve spor kulüplerinin çoğalmasını sağlayacağız. Partileri ve kulüpleri birbirlerine düşman yapacağız. Birbirleri ile uğraşacaklar, din kitâbı okumağa, dinlerini öğrenmeğe vakt bulamıyacaklardır. (İngiliz Casusu'nun İtirafları- Hakikat Kitabevi)

Yalınız Efe19 Haziran 2024 17:30

Aslında bir çok şey yazayım derken "irrite" sözcüğünü okuyunca arama motorundan bunun ne demek olduğuna baktım. Bu sözcüklerin de Türkçesinin yazılması gerekir.