Beşerî gücün sınırı

A -
A +

Yüce Allah'ın insana bağışladığı sağlık, âfiyet, güç, kuvvet, çeşitli yiyecek ve içecekler gibi sayısız maddî ve dünyevî ni'metleri yanında akıl, zekâ, hayal ve sezme gücü gibi manevî ihsanları da vardır. Esasında insana gerçek haysiyet ve itibarı kazandıran, onu yücelten bu manevî hasletlerdir. Sözü geçen manevî özelliklerden yeteri kadar nasiplenememiş kimselerin elinde bulundurduğu maddî imkânları faydalı bir şekilde kullanabilmesi ve bunları gerektiği şekilde değerlendirebilmesi mümkün değildir. Zaten toplum hayatını düzenleyen kanun ve kurallar, aklî dengesi yerinde olmayan kimselere mallarının kullanılması konusunda ciddî kısıtlamalar getirmiş ve böylelerine olgun ve tecrübeli kişilerden vasî tayinine dâir hukukî düzenlemeler öngörmüştür. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm de bu konu ile ilgili olarak Nisâ sûresinde akıl ve zekâsı yeterince gelişmemiş kişilere yani sefihlere mirastan hak ettikleri payın teslîm edilmemesini ve bunların mallarının akıllı ve dirayetli kimseler tarafından korunma altına alınmasını emretmiştir. İnsanlar normal psikolojik gelişme ve olgunlaşma süreci içinde, sözgelimi; çocukluk döneminde hayatın cilveli tecellî ve oluşumlarına pek manâ veremezken tecrübe ve olgunluğun tamamlanma çağlarında olaylara daha farklı bir gözle bakmaya başlarlar. Bedenî gücün, fizikî bünyenin Hak ihsanı olan şaşırtıcı özellikleri akılcı ve bilimsel metotlarla çok daha yüksek noktalara doğru tırmandırılabilir. Allah'ın izniyle olur Bugün çok çeşitli konularda sık sık işittiğimiz bir performans tabiri var. Aslında bu tabir sadece insanlarla ilgili değil, diğer bazı canlı ve insan emeği ile ortaya konulmuş çeşitli âlet ve araçlar için de kullanılır. Performans, herhangi bir işi veya yükümlülüğü istenilen en kısa zamanda ve mükemmel ölçülerde elde edebilme durumudur. Beşerî performans olsun, insan emeği olarak ortaya konulmuş makine ve âletlerin performansı olsun olaylara çok dar açıdan bakan bazı kimseleri yanılgıya düşürmektedir. Herhangi bir konudaki performansımızı geliştirmek için, sonuç itibariyle elimizde mevcut güç ve imkânları rasyonalist bir şekilde kullanır ve bütün maddî ve manevî yeteneklerimizi olabildiğince zorla rız. Aslında hedeflenen nokta ya varabilmek veya yaklaşabilmek kendimizin (hâşâ) yoktan var ettiği araç ve âletleri veya diğer bir deyişle yetenekleri kullanmak suretiyle olmamıştır. Kullandığımız bütün imkân ve yetenekler istisnâsız yüce Rabbimizin lütuf ve ihsanlarıdır. Son yıllarda gerek bilgisayar konusundaki baş döndürücü gelişmeler olsun, gerekse moleküler biyoloji ve gen haritaları alanındaki şaşırtıcı buluşlar ve hattâ 2000 senesinde Avustralya'nın Sidney şehrinde gerçekleştirilen olimpiyat gösterileri, bazılarını insanın kendini aşacağı ve böylelikle (hâşâ) ilâhî kudretle rekabet (!) edebilecek bir mertebeye ulaşabileceği konusunda karanlık ve hayalci (ütopik) düşüncelere sokmuştur. Aslında insanları gerçekten şaşkınlık ve aşırı takdîr duyguları ile tanıştıran bu şaşırtıcı gelişmeler beşerî performansın normal ve beklenen sonuçlarıdır. Astronomi ve astrofizik alanlarında bilim adamlarının tesbît ve buluşları uçsuz bucaksız evren içinde denizden bir damla bile sayılmazken Allah lütfu olan imkân ve araçların en akıllı ve ince hesaplarla kullanılmasından ibaret olan sonuçların bizi ilâhî kudrete ortaklık zehâp ve iddiasına götürmesi gerçekten çok esef verici bir durumdur. Yukarıda sözünü ettiğimiz bilgisayar teknik ve teknolojisindeki bütün gelişmelerin tamamen ilâhî ihsan olan insan zekâsının mahsûlü olduğunu unutmamak gerekir. Genetik yapının şaşırtıcı özelliklerine ulaşılmasını mümkün kılan çalışmalar da aslında bu harika oluşumların tamamen ilâhî kudret ve ilmin ne kadar ulaşılmaz olduğunu ortaya koyan belgelerdendir. Doğru yorumlamak Çeşitli sportif temaslarda ve atletizm müsabakalarında elde edilen şaşırtıcı sonuçlar, insanlardaki bedenî ve fizikî gücün ne noktalara kadar zorlanabileceğini göstermektedir. Yoksa takdîrle andığımız bu sporcu ve atletler olmazı gerçekleştirme yarışında değillerdir. Beslenme ve antrenman faktörlerinin de önemli katkısıyla insanlardaki kazanma ve daha ileri noktalara ulaşabilme hırsı çok çarpıcı sonuçların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Birkaç harikulâde olayın verdiği şaşkınlık ve heyecanla (hâşâ) insanları tanrılaştırma sendromuna düşmenin anlamı yoktur. Nitekim atletizm dalındaki baş döndürücü gelişmeler son yıllarda duraklama sürecine girmiştir. Yüksek atlama, sırıkla atlama, uzun ve kısa mesafeli sür'at koşularında yeni rekorları görmek pek kolay olmamaktadır. İnsanı beşerî boyut ve ölçülerin dışına taşırmayan kimselerin, dünyada olduğu kadar âhırette de mahcûbiyet ve hüsrana uğramayacağından kimsenin şüphesi olmasın!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.