samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Tüm tuşlara aynı anda basmak

A -
A +

Trump Putin’le telefonda görüştü. ABD ve Rusya ekipleri çalışmaya başladı. Kısa süre sonra iki lider muhtemelen Suudi Arabistan’da yüz yüze de görüşecek. İlk temasta tarafların en az üç konuda mutabık kaldıkları anlaşılıyor:

 

-Ukrayna NATO ve AB’ye girmeyecek.

 

-Rusya’nın bazı topraklar üzerindeki egemenliğine ABD ses çıkarmayacak.

 

-İki devlet arasındaki görüşmelerde sadece Ukrayna meselesi değil, pek çok başka konu da ele alınacak.

 

Trump, ABD’nin “sorgusuz-sualsiz-rakipsiz” küresel lider olduğu bir düzen kurmak istiyor. Çin’in meydan okuması ve yükselişi devam ederken bu hedefine ulaşmasının mümkün olmadığını biliyor. O sebeple Çin’i yalnızlaştırma ve ötekileştirme adımlarına hız verecek. Bu operasyonun en önemli adımı Rusya’yı Çin’den uzaklaştırmak.

 

Her ne kadar ülkede “Avrasyalılık” konseptine son yıllarda çok fazla vurgu yapılsa da Rus münevveri ve burjuvazisi kendisini Asyalı değil, Avrupalı addeder. St. Petersburg’ta oturan bir Rus için Pekin’deki Yasak Şehir çok uzak, Paris’teki Louvre ise Hermitage kadar yakındır. Diğer yandan Rusya’nın Hıristiyan âleminin bir parçası olması da onu Batı’ya zihnen yakınlaştırır. Yaptırımlar bugün kalksa Rus iş adamlarının ABD ve Avrupa şirketleriyle yüksek hacimli anlaşmalar yapmasının önü açılacaktır.

 

Şayet Trump ve Putin anlaşırlarsa, Rusya son derece hızlı bir şekilde Çin’den uzaklaşacaktır. Ama Trump sadece Rusya’yla yetineceğe benzemiyor. Hindistan’ın da Çin’den ayrışması lazım. İki günlük ABD ziyareti sırasında Hindistan Başbakanı Modi, “ABD ile mega ortaklık kurduklarını” açıkladı. Bu ortaklığın merkezinde enerji ve ticaret yatıyor ama Trump Hindistan’a gelişmiş silah sistemleri satmaya da onay verdi. Hindistan’ın, İsrail’in yanında duran bir ülke olduğu ve Gazze katliamına hiç ses çıkarmadığını da hatırda tutmak lazım.

 

Geçen hafta ABD’yi ziyaret eden Ürdün Kralı’nın üzüntüsü basın açıklaması sırasında yüzüne vurmuştu. Mısır Devlet Başkanı ise -belki de aynı duruma düşmemek için- ziyaretini erteledi. Trump Rusya’yı ve Hindistan’ı yanına alarak, sadece İsrail’in işine gelecek bir planı Arap ülkelerine dayatabilir mi? Suudi Arabistan Trump’ın ısrarına ne ölçüde karşı koyabilir?

 

Şu tabloya bakın: “Küresel dayatmalara karşı çıkışın kalesi” olarak nitelendirilen BRICS’in iki lider ülkesi ABD ile “mesafeyi azaltmaya” başlamışlar. Brezilya’nın da yavaş yavaş bu kıvama gelmesi kaçınılmaz. Peki geriye ne kalacak? Zaten sekreteryası ve bir merkez binası bile olmayan, politikaları belirsiz BRICS’ten bundan sonra herhangi bir ortak ses beklenebilir mi? Zannetmiyorum. Çin’in Rusya ve Hindistan’ı yanından uzaklaştırmamak için neler yapabileceğini göreceğiz. Şüphesiz Pekin yönetiminin yalnız kalmamak için atacağı adımlar olacaktır. Ya da pragmatik davranıp, bir süre daha ABD’nin üstünlüğüne rıza göstermeyi ve kısa vadeli çıkarlarına aykırı da olsa Trump’la masaya oturmayı seçebilirler.

 

Bu noktada, ABD’nin AB üyeleriyle ilişkileri süratle irtifa kaybediyor. Çin’i yalnızlaştırmaya çalışırken, ABD’nin AB’den uzaklaşmasının sonuçları her iki taraf için de vahim olabilir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Batı bloku olarak tarif edilen şeyin merkezinde oturan şey transatlantik dayanışmaydı. Bunun çatırdadığı günlerden geçiyoruz.

 

ABD’nin hem küresel seviyede hem de bize yakın bölgelerde attığı adımların Türkiye’nin ABD ile ilişkilerine derin etkileri olacağı açık. Başta Ukrayna, Filistin-Gazze, Suriye, İran konuları olmak üzere Trump’ın yapmak istediklerinin Türkiye açısından nasıl neticeler doğurabileceğinin analizinin çok iyi yapılması gerekiyor. Ardından da taraflar arasındaki resmî temasın gerçekleştirilmesini beklemeliyiz.

 

Öte yandan, Başkan Trump’ın ABD içinde uygulamaya koyduğu bazı kararlar asker ve sivil bürokrasinin büyük bölümünü rahatsız etmiş durumda. Amerikan müesses nizamının “sarsılmaz sütunları” olan güvenlik ve istihbarat kurumlarında çok hızlı bir dönüşüm rüzgârı esiyor. Bazı Amerikalı uzmanlar bunu “süpürme” olarak isimlendiriyorlar. Bazı Trump karşıtları, Musk’ın öncülüğünde yürütülen çalışmaların verimlilik ve tasarrufla ilgisi olmadığını, intikam alma saikiyle hareket edildiğini savunuyorlar. Dahası yeni yönetimin bazı işlemlerinin anayasal sisteme aykırı olduğunu iddia edenler de var.

 

Gazze planından, Rusya’yla ilişkilere, bürokrasinin yeniden yapılandırılmasından, yeni göçmen politikalarına kadar hem içeride hem de dışarıda Trump yönetiminin “tüm tuşlara aynı anda bastığı” bir manzarayla karşı karşıyayız. Böyle durumlarda makine ya “kilitlenir” ya da “error” verir. Böyle bir kilitlenme durumunda bakalım Başkan’ın yanına aldığı teknoloji gururları makineyi yeniden çalıştırabilecek mi?

 

 

 

Prof. Dr. Çağrı Erhan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.