"Kafanızda cevapsız bir şey kalmasın, hepsini de cevaplayacağım inşallah..."
Şimdi diyeceksiniz ki bizim durumumuzla ne alâkası var? Alâkası, bizim de Türk olmamızdan... Yani dolduruşa, başka bir ifadeyle gaza gelebilmede üzerimize yok. Bize söylenenin tersini yapabilmekte de ayrı bir maharetimiz var. Hostes ne yapıyor? Meşhur emperyalist milletlere para, mal, mülk, şöhret imkânı takdim ediyor, yani zaaflarından hareketle istediğini yaptırıyor.
Sıra biz Türklere gelince apayrı bir metot tatbik ediyor. İnce bir hareketle:
“Siz var ya siz... dünyada atlamazsınız!” ifadesini kullanıp;
“Kim demiş atlamayız? Şimdi gösteririz!” dedirtiyor.
Böylece Türklerin de uçaktan atlamasını sağlayarak, beklediğini alıyor, maksadına da ulaşıyor.
Gelelim mevzuyla alâkasına; malumunuz, birkaç aydır Tanju Bey ortalıkta görünmüyordu. Bir yerlere gitmişti. Gayet normal bir şeydi. Bu arada Jale Hanım yalnız kaldı. Bu da tabii bir şeydi. Lakin, belli etmese de çok üzüldü. Bir hanım için, hele mektep çağında iki evladı olan hanım için hiç kolay değildi. Bir de üzerine üzerine gelen onca kinayeli sözlere, dedikodulara şahit oldu. Bütün bunlara rağmen hiçbir şey yokmuş gibi hayatını idame ettirmesini bildi. Bunlar hep yüksek maharet, salim akıl, sabır istiyordu. Jale kardeşimizde hepsi de vardı. Ya da öyle görünmekte fazlasıyla muvaffak oldu. Hele dedikodulara üzülmemesi ise imkânsızdı. Maşallah Jale Hanım kardeşim, her şey yolundaymış gibi hayatını devam ettirdi. Bence bugün kazanan da o oldu. Tesadüf diye bir şey yok, bu gördükleriniz onun yüz güzelliği kadar iç güzelliğinin eseri.
Tanju Bey de yüksek aşkını, bu işi iyice köpürterek “Leyla ile Mecnun da kimmiş? Şu ihtiyar dünya sevda görsün, bir daha unutulmasın…” diyerek bu hâle getirdi.
İçinizden geçirdiğinize emin olduğum “Jale Hanım'ın sorduğu suâl hâlâ karşılığını bulmadı!” Kafanızda cevapsız bir şey kalmasın, hepsini de net bir şekilde cevaplayacağım inşallah.
Eden kendine eder,
Korkma sen hanım abla.
Netice belli oldu,
Sen eşyaları topla.
***
Doktorum durmadan konuşuyordu. Bir yolunu buldum “Müsaade ederseniz mini bir hikâyecik de ben anlatmak istiyorum…” dedim, araya girdim.
- Anlat Jale Hanım. Şimdi sohbet zamanı.
- Fazla vaktinizi almayacak benim anlatacağım.
- Olsun, buyurun.
DEVAMI YARIN