Herkes nefesini tutmuş, doktorun vereceği cevaba odaklanmıştı...

A -
A +
Nefise Doktor önce şaşırsa da hemen “Ben de olsaydım ilk olarak böyle bir soru sorardım muhatabıma…” dedi... 
 
Niyet güzel olursa, sofra da kurulursa,
Bol rahmetin sonunda, sular da durulursa,
Ahbaplar muhabbetle, hayırda yorulursa,
Evimiz ocağımız, hem de büyük davamız.
Hararetten beridir, bizim serin yuvamız.
 
Tebessüm eksik olmaz, o güzelim yüzünden,
Kimsecikler incinmez, onun tatlı sözünden,
Titiz hem de dikkatli, bir şey kaçmaz gözünden,
Duvarları sağlam yap, dökülmesin sıvamız.
Tereddüt etmeden gir, senin yerin yuvamız.
 
Hoca sohbet ederken, bakıp parlar gözleri.
Kalbidir, unutulmaz, mânâ yüklü sözleri,
Doğru yolu gösterir, aydınlatır bizleri,
İyilik yap daimâ, eksilmesin duâmız.
Herkese huzur versin, GÜL KOKULU yuvamız.
               ***
GÜL KOKULARI HER YERDE
 
Güzel söz, güzel düşünce dermandır her derde.
Gül dik, güller açılsın, koksun güller her yerde.
Kimsenin böyle bir soru soracağımı beklemediğinden mi ne herkes nefesini tutmuş, Nefise Doktor’umun vereceği cevaba odaklanmıştı. Önce şaşırsa da hemen “Ben de olsaydım ilk olarak böyle bir soru sorardım muhatabıma…” dedi, işi pişkinliğe vurdu. Peşi sıra da havayı yumuşatmaya çalıştı.
- Bir uçakta pilot aniden hostesleri çağırmış ve demiş ki: Elimizde olmayan sebeplerle içinde bulunduğumuz bu tayyare düşmek üzere. Bütün yolculara atlamalarını söyleyin. Şu anda deniz üzerindeyiz ve yüzeye çok yakın uçuyorum, atlarlarsa kurtulma şansları var ama atlamazlarsa büyük bir ihtimal herkes ölecek!
Tabii, böyle bir şeyi insanlara yaptırmak çok zordu. Hosteslerden en akıllısı düşünmüş taşınmış, “Herkese münasip bir lisanla anlatılırsa atlamaları belki mümkün olur” diye karar vermiş ve ilk olarak Amerikalı kafilenin yanına gitmiş:
“Sayın yolcularımız; üzerinde bulunduğumuz saha Japonlar'ın araştırma laboratuvarlarıyla kaplı. Eğer oraya ulaşırsanız bütün Japon teknolojisi sırlarını kaparsınız!”
Bütün Amerikalılar koşarak çıkışa gitmişler ve tereddüt etmeden atlamışlar. Sonra hostes İngilizlere yönelmiş:
“Sayın yolcularımız, şu anda dünyanın en geniş ve verimli sömürgeleri üzerindeyiz; eğer hemen el koyarsanız sonsuza dek sizin olur!”
Bütün İngilizler hevesle atlamışlar. Bu sefer de Fransızlara gelmiş.
“Bonjur bayanlar baylar, affedersiniz, rahatsız ediyorum; fakat rica etsem uçaktan atlar mısınız? Şimdiden teşekkür ederim…” demiş. Fransızlar da hep birlikte:
“Tabii, mersi!” deyip sırayla atlamışlar! Hostes bu kez Almanlara yönelmiş:
“Atlayın aşağı çabuk!” diye bağırmış. Alman kafile “Heil!” diyerek atlamış. Vee ve sıra gelmiş şu bizim Türklereee… Hostes yandan yandan gülümseyerek ve koltuğa hafif dayanarak şöyle demiş:
“Siz var ya siz... Buradan hayatta atlayamazsınız...”
Tabii ki fıkra böyle bitmiyor...
Bunu dile getiren, milletlerin zaaflarını, nerede, nelere ne şekilde tepki vereceklerini yakinen müşahede etmiş olmalı... Ona göre de çözüm metodu üretebilmiş.
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.