Kendimi eskisi gibi mesut ve bahtiyar hissetmiyordum...

A -
A +
Her biri insana bitmez ufuklar açan, nihayetsiz irtifalar kazandıran kitaplarımdan okuduğum şu cümleye ne dersiniz?
“Huzur ve saadet esans gibidir, önce kendine sürersin, sonra dalga dalga etrafına yayılır...”
     ***
İnsanın yakınında olanlar ne kadar mühimmiş meğer, hayra da şerre de çekip götürebiliyorlar. Ne kadar güçlü kuvvetli olursam olayım, onun da üstünde bir kuvvetin olduğu bir hakikatti.
 
Tam aydınlanıyoruz, önümüzdeki problemleri, olup bitenleri çözmeye yarayacak ipuçları elde etmeye çalışırken eski bitirim arkadaşlar gelip bir sepet inciri berbat edebiliyor. İstesem de bir şey yapamıyordum. İçinden çıktığımız bataklığa çok kolay çekilebiliyor, alıştığımız her türlü pisliği; karşı koyamadan, direnemeden yeniden yaşayabiliyorduk maalesef. Demek, onlar da yalnız kalmaktan korkuyorlardı ki evlendiğimiz hâlde peşimizi bırakmıyorlardı. Acaba “İnsan, sosyal bir mahlûktur” dedikleri şey bu muydu?
 
Terk etmeye karar verdiğimiz o rezil hayatı, arkadaş kurbanı olarak yeniden yaşamıştık ama şimdi eskisi gibi kendimi mesut ve bahtiyar hissetmiyordum. İçimden, derin bir yerlerden, ağır bir yaranın sızım sızım sızladığını, fena kanadığını duyuyor, çok acı çekiyordum. Üzerime karabasan çökmüş gibiydim. Tehlikeyi görüyordum ama kaçıp uzaklaşamıyordum. Morfinlenmiş, eroin almış, uyuşturulmuş gibiydim. Gözlerim açık görmüyor, kulaklarım işitiyor lakin duymuyor, kafam basmıyor, olup bitenleri anlamıyor, anlayacağınız çok tuhaf bir hâl içindeydim.
 
Çok hata yaptım şimdiye kadar, inkâr da etmiyorum, aklıma geldikçe sadece üzülüyorum. Doktor Nefise “Üzülmek de pişmanlıktır, tövbedir, çok yüksek bir meziyettir…” dese de yine rahatlayamıyordum.
     ***
Ders aldıklarım oldu, almaya vakit bulamadıklarım da... Eş dost, hısım akrabalardan, arkadaş çevremden duyduklarıma göre; doğruysa, üstün muvaffakıyetlerim de olmuş.
 
Dedikodumu yapıp kuyumu kazanlar, ahımı alanlar fatura ödüyormuş. “İyi ki yapmışım…” dediğim şeyler pek nadir, keşkelerim çok. Şimdi sevdiğim insanla evlenmiş biri olarak yepyeni bir hayatım olsun derdindeyim. Yeni insanlarla, yeni yerlerde ve yeni zamanlarda tanışıp istikbalimize yönelik yeni hamleler yapmak istiyorum. Kötülerden kaçmayı, iyilerle birlikte olmayı arzu etmek, çok mühim bir hususiyet olmasına rağmen burada da tek başımıza zayıf kalıyorduk.
 
Kendi kendimle büyük bir hesaplaşmanın içindeydim.
 
Atamadığım eskiler var hafızamda ama çoğu eski yerlerde ve eski zamanlarda kaldı. Geri döndürmek istemiyorum onları. Bir daha yaşamak istemediğim acı veren hatıralardan kurtulmanın tek yolu, o kangren olmuş uzvu kesip atmaktan geçiyormuş, onun için de mânileri o kadar çoktu ki.
Hissiyatımı bir hikâyecikle anlatmaya çalışayım müsaade ederseniz...
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.