Toprak, vücudunun muhtelif yerlerindeki dövmeleri gösterdi. Her tarafına “JALE” yazdırmıştı.
- Biliyor musun Jale? Bu yazılar yüzünden Oya ile ne kavgalar ettik haberin yok! Aslında insanı acıtan şey insanın yalnız kalması değil, sevdiğinin kokusunun bir başkasının üzerine sinmiş olma ihtimali... Bütün hayatımızı yersiz çekingenliklerle mi geçireceğiz? Cesaretimiz yalnız dilimizde mi olacak?
- Bırak şu edebiyatı! Yalvarırım müsaade et gideyim Toprak! Çok üzülüyorum. Seni çok anlayışlı sanıyordum, demek yanılmışım…
- Şimdiye kadar hep nasihat dinledim. Bu kara sevda “geçer” dedi, uyuttular. Bak geçmiyor işte! Sence geçer mi Jale? Kim ne çektiğimi ne bilsin? Acımı, sancımı ne anlasın! Yaşıyormuş gibi yapmaktan, iyiymiş, her şey yolundaymış gibi olmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan, nefessizlikten boğulma korkusundan bıktım usandım pek de sıkıldım. Havasız kalmaktan değil sensiz öleceğim bu viranede diye korkuyorum.
- !!!
- Bu marifetinden memnun musun Jale?
- !!!
- Madem suâllerime cevap vermiyorsun, ben de sana bir fıkrayla anlatayım derdimi. Bundan sonra süslü laflarla beni kandıramayacaksın! Bak bu fıkra tam hissiyatımı anlatıyor.
- !!!
- Şöyle: “Bir otobüs dolusu politikacı seçim kampanyası için köy köy geziyormuş. Seçim otobüsü büyük bir çiftliğin yakınından geçerken, şoförün yorgunluğu ve biraz da dalgınlığı yüzünden derin bir şarampole uçmuş. Bu kazayı gören en yakındaki çiftçi, koşarak yanlarına gitmiş. Gece, bu okumuş yazmış insanlar kurda kuşa yem olmasın diye de paçaları sıvamış, cesetleri tek tek toplayıp gömmeye başlamış.
Ertesi sabah polis, soruşturma için çiftliğe gelmiş.
Çiftçiye sormuş: “Otobüsteki bütün politikacıları gömdün demek…” Hemen ve memnuniyetle cevap vermiş: “Hepsi de ölüydü başka ne yapabilirdim ki?” demiş. Polis tekrar sormuş: “Eminsin değil mi öldüklerinden?”
Çiftçi biraz tereddüt geçirdikten sonra cevap vermiş: “Doğrusu bazıları yaşadıklarını iddia ettiler ama politikacıları bilirsiniz... Nasıl yalan söylerler? Ama beni kandıramadılar!”
Bilmem ne demek istediğim anlatabildim mi Jale?
- Ben kimi kandırmışım ki?
- Beni!
- Niçin?
- Onun cevabı da sende!
- !!!
Baktım sözden anlamıyor, hoşuna gidebilecek şeyler söyleyerek iyice itimat edebilmesini sağladım. Bir ara uyuklar gibi oldu, daldı. “Bu fırsatı kaçırmamalıyım…” dedim, yavaşça yaklaştım, cebinden anahtarını aldım, ayak parmak uçlarına basarak kapıya yaklaştım. Fazla gürültü yapmadan ufak hareketlerle açtım. Tabana kuvvet, merdivenleri nasıl indiğimi tarif edemem? DEVAMI YARIN