"Sen öyle mi biliyorsun Jale? Hakikaten çok safsın!.."

Sesli Dinle
A -
A +

"Lütfen arkadaşlar üzerime gelmeyin! Rol yapmayın! Onları niçin yazdığımı gayet iyi biliyorsunuz..."

 

 

 

Songül Hanım:

 

- Hepimizin de… Kız Jale Hanım! O ne biçim mektup yazmışsın? Ziyan olmuş kaç tane zarf, kâğıt... Bir tane yazsaydın da olurdu. Hem tasarruf genelgesine münasip iş yapmış olurdun, hem de birimiz okur hepimiz dinlerdik. İki iş yaptırdın. Önce tek tek okuduk, sonra da Tülin Hanım okudu bizler de dinledik. Baktık mektupların hepsi de aynı… Bizi yerden yere vurmuş, cahil, okuma yazması olmayan mahalle karılarının seviyesine indirmişsin! Bunun hesabını sormayacağımızı mı sanıyorsun?

 

- Lütfen arkadaşlar üzerime gelmeyin! Rol yapmayın! Niçin yazdığımı gayet iyi biliyorsunuz. Ne kadar zaman geçti kestiremiyorum ama Tanju’nun yurt dışına çıktığı ilk haftadan beri duymadığım söz, işitmediğim laf, görmediğim kinayeli hareket kalmadı. Ya bu işler sizin de başınıza gelebilirdi! Niçin kendinizle empati yapmıyorsunuz, niçin benim meselemi bana bırakmıyor, her yerde konuşuyorsunuz? Şu durumu yaşamamak için yazmıştım ama yine de muvaffak olamadım. Ya bir adam, iş yeri tarafından kursa, seminere veya işleriyle alakalı eğitime gönderilmiş kime ne?

 

- Sen öyle mi biliyorsun? Hakikaten safsın! Onun için de hep kandırılıyorsun! Bize okkalı laflar yazana kadar gidip Tanju denilen beyinin akıbetini araştırsaydın. Hem biz sana ne demişiz? Acıdığımızdan, perişan olmayasın diye dostça nasihat, kapalı gözünü açmak istedik. Sen bir havalarda bir havalardasın ki gören de bilmem hangi kralın kızı sanacak?

 

- Allah müstahakınızı versin! Başka ne diyeyim?

 

- Kötü niyetimiz varsa eyvallah!

 

- Her şey kötü niyetle olmuyor! İyi niyetle de kalpler kırılıyor. Onun için dinimizde “az konuşmak, az uyumak, az yemek…” makbul sayılıyor.

 

- Ooo! Jale molla olmuş haberimiz yok!

 

- Ya deli etmeyin insanı! Bir misal verdim kendi medeniyetimizden, işi mollaya, hacıya, hocaya kadar uzatmaya ne lüzum vardı! İşte böyle yapıyorsunuz! Her şeyi bir yorumla apayrı yerlere taşıyorsunuz. O zaman Hipokrat’tan bir misal vereyim. Bakın ne demiş o meşhur Yunan: “Katlanılması en kolay acı, bir başkasının çektiği acıdır…” Şimdi rahatladınız mı? Hadi Milattan kaç asır önce yaşamış İyonyalı bu adamla da laf tokuşturun. Bu ne kokuşmuşluk anlayamıyorum! Her taraf aynı; okumuşu da cahili de… İslamiyet’le alakalı bir kelimenin geçmesine bile tahammülsüzlük had safhada. Sorsam size şimdi “Biz de Müslümanız…” der, mangalda kül bırakmazsınız. Yapmayın, etmeyin, eylemeyin! Bu bakış tarzınızla zavallı durumuna düştüğünüzün, intihar ettiğinizin farkında mısınız?

 

- Ağzının çok iyi laf ettiğini biliyorduk! Söz tokuşturacağına o kabiliyetini “beyim” dediğine söyleyip yanında, çocuklarının başında kalmasını temin etseydin daha iyi olurdu! Bize taş atmakta kullanmayacaktın. Yok beyi eğitime gitmişmiş de şunu yapıyormuş, bunu ediyormuş da... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.