“Senin için neler yaptım neler, haberin yok kız Jale?..”

A -
A +

Daha dün gibi hatırımda. Anneciğim “Kız Jale!” diye bir konuşmaya başladığında söz düellomuzun da önü açılırdı.

 

- Ben senin için neler yaptım neler? Haberin yok kız Jale?

 

- Aman Anne yine başlama! Herkesin annesi evlatlarına bir şeyler yapıyor! Onlardan fazla ne yaptın sanki, başıma kakıp duruyorsun?

 

- Ah ah! Benim burnu havalarda olan kızım! Ne yapmadım ki? Her şeye, sıkıntılara göğüs gerdim, direndim saçmalıklarına!

 

- Her şey dediğin de ne? Yine dramatize etme anne!

 

- Senin yüzünden babanla kaç defa kötü oldum? Nice insanları karşıma aldım!

 

- Almasaydın! Yalvaran mı vardı? Sen zaten uyumsuz birisin bana atma suçu!

 

- Hele söylediğine bak bu kızın! Daha ne yapayım senin için? Saçımı süpürge ettim kız!

 

- Ne? Yok artık!

 

- Öyle dersin! Anne ol o zaman anlarsın!

 

- Anne… Daha atmaya devam edersen, bunaltırsan çekip giderim ha!..

 

Bu hassas cümleyle anneciğimle olan söz dalaşımız da nihayet bulur, yelkenleri suya indirirdi. Daha bir müşfik davranır, sözü uzatmazdı. Bazen “Üühühüh canımsın…” der ağlardı son perde kapanırken.

 

Hakikaten annelik böyle bir şey miydi? Zamanı gelince bu sualimin cevabını kendim bulacaktım.

 

Eh biz de mahcup etmedik onu! Semtimizin en artist delikanlısıyla yuvamı kurdum ya! Ah! Gelip şimdi keyfimizi gördüklerinde imrenecekler biliyorum. Ama yine de “Aferin çocuklar çok iyi iş başardınız, bizler yanılmışız! Özür dileriz!” demeye dilleri varmayacaktır. Çünkü yersiz endişeleri yüzünden zulme varan itirazları olmuş, âdeta her ikimize de kök söktürmüşlerdi.

 

Her sabah akşam bir erkeğin tuzağına düşerim korkusuyla peşimde pervane olurdu zavallı kadıncağız. Anacığım öyleydi de babacığım ondan aşağı mı kalırdı! Kuytu köşelerde bir dedektif gibi iz sürerdi zavallı adam. Yağmur, çamur, kar kış, yaz güz demeden parklarda saatlerce dolaşırdı spor yapma bahanesiyle. Tanju bile çakmıştı meseleyi; “Seninki amma da spor meraklısıymış!..” der gülerdi üstüme. Kaçamak buluşmaları bile beceremediğimiz o günlerden bugüne gelmek hiç de kolay olmadı anlayacağınız.

 

     ***

 

O günleri düşündüğümde “Anacığım, babacığım ne kadar da fedakârlık etmişti, yememiş yedirmiş, giymemiş giydirmişlerdi. Nereden nereye?” dedim, mazimle hemhâl olmaktan dolayı mı ne gülümsedim. Kendi kendime güldüğümü gören Tanju:

 

- Ne o Jale soytarı mı var karşında?

 

- Aa! O ne biçim lakırtı Tanju?

 

- O biçim işte! Kendi kendine gülene sizde ne derler?

 

- Hiç! Bilmiyorum!

 

- O zaman ben söyleyeyim bizde “kafayı sıyırmış” yani “deli" derler!

 

- Ne demek istiyorsun?

 

- !!!

 

- Sana dedim Tanju!

 

- İşte dedim gitti Jale…

 

İlk tebessümüm, tabiatın kucağında, hayatın keyfini çıkarmak isterken, dudaklarımda donup kalmıştı. Âşık olduğum o kibar çocuk gitmiş tuhaf bir yaratık meydana gelmişti!.. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.