Zehra teyze, güngörmüş, oldukça tecrübeli ve okumuş yazmış, âlime bir hanımefendiydi...
Zehra teyze dikkatle dinledi ve bana “Mutlaka yorumlamışsındır. İlk aklına gelenleri mertçe, samimice anlatabilir misin?” diye bir karşı suâl yöneltti. Gayr-i ihtiyari “Beni yıpratmak hatta delirtmek için planlanmış şeytanca birer mizansen…” dedim, kalbimden geçenleri hiç tereddüt etmeden saydım döktüm bir çırpıda. “Ne olacaksa olsun…” düşüncesindeydim.
Zehra teyze, güngörmüş, oldukça tecrübeli ve okumuş yazmış, âlime bir hanımefendi olduğunu baştan göstermiş, çok iyi intiba bırakmıştı bende. Duruşu ve meseleleri ele alışıyla yanılmamış olduğumu anladım. Sorduğu suâline verdiğim patavatsız cevaba önce tebessüm etti sonra da:
- A güzel komşum! Bütün bu dediklerinin, yaptığın tespitlerin elbette doğru olma ihtimali var. Hataya düştüğümüz ve ayağımızın kaydığı nokta da burası. Bir hareketten onlarca mânâ çıkabilir. Biz ise nefsimizin istediği kararın doğru olabileceğine hükmedip bütün dünyamızı onun üzerine inşa etmeye kalkıyoruz, böylece hem zaman ve enerji kaybına uğruyoruz hem de maddi ve mânevî yıkımlara sebep olabiliyoruz. Büyüklerimiz derdi ki: Bir Müslümanın bir sözünden yüz mânâ çıksa, doksan dokuzu küfrüne delalet etse, biri de îmânlı olduğunu gösterse siz o bir hükme bakın, mümin olarak görün o muhatabınızı…
- Çevrenin de tesiri oluyor Zehra Abla. Bak ben de bazen teyze, bazen abla diye hitap ediyorum size.
- İnsanlık icabı. Ödeştik o zaman.
- Evet, biri başka söylüyor, diğeri daha başka tarafa çekiyor. Lastik gibi uzattıkça uzatıyorlar. O, bu derken patinaj yapıp kalıyorsun olduğun yerde.
- İşte tecrübe, istişare etme ve büyüklere danışmadaki sır da burada saklı. Sıkıştığın yerden çıkarıp sana geniş ufuklar çizebiliyorlar. O vakit kararlar daha isabetli oluyor. Nefsine tâbi oldun mu iflah olamıyorsun, buna bir de kötü arkadaşlar ilave olduysa yandın gittin hepten!
- Bizde hepsi var.
- Sizde doğruyu arama, Hakk'ı, hakikati kabul etme kapasitesi de var güzel komşum.
- Rabbim hüsnü teveccühlerinize layık eylesin. Peki, Tanju’nun yaptıklarına ne demeli, nedir bu olanlar?
- Bence demek şeytandan ve nefisten ileri gelebilir güzel komşum. Onun için “bence” demeden sözüme başlamak istiyorum. Sizin yerinizde olsaydım hayra yorardım her karşılaştığım şeyi ve bu sana gönderilenleri de...
- Nasıl yani? Adam bizimle oynayıp dursun, ben de “Ay! Ne güzel dalga geçiyorsun Tanju Bey, teşekkür ederim…” mi diyeydim?
- Yani “Öyle teşekkür et…” de demedim “hissi davranıp yanlış yapma” demek istiyorum. Meselâ, gönderilen menkıbede ders veriyor insanlara “her şeyi yanlış anlamayın…” diyor ama inadına yanlış anlıyorsunuz. Hatta yanlış anlamaya kendinizi zorluyorsunuz bile. DEVAMI YARIN