Doğu, şark denilince yılandan kaçar gibi kaçıyordum. Bu halet-i ruhiyemi anlamış olmalı ki “Bak sana ne anlatacağım?” deyip başlamıştı Nefise Hanımefendi.
- Sizde mevzu çok, bende maalesef noksan.
- Öyle bakma Jale Hanımefendi kardeşim.
- Nasıl?
- Yani yapamam, edemem, bana yabancı dünya falan diyorsun ya!
- Ee?
- Sanki onlara cevap. Çok güzel bir kıssa!..
- Anlayana! O kabiliyet nerede? Üzülünce ağlıyorum, üzülmeyince de gülüyorum kahkahalarla işte Jale'nin özeti.
- Allahü teâlâ her şeye Kadirdir… Şunu iyi bil "AĞLAMAK İLAÇTIR..."
- Ondan bende çok, sen kısa mıdır, uzun mudur? Ondan bahset bakalım neymiş! Dinliyorum Doktor’um…
- Jale Hanım Kardeşim, muziplik yapmadan da edemiyorsun maşallah! Mübarek Abdülkadir Geylani Hazretleri bir gün Bağdat'ın eski sokaklarında talebeleri ile birlikte yürürken yolun kenarında içmiş, üstü başı perişan bir sarhoş durdurmuş “Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir?” diye sormuş. Hazret-i Şeyh ne yapsın? Bu suâle sadece tebessüm etmiş ve;
“Evet Kâdirdir” demiş. Sarhoş, önünden çekilmiyormuş ikinci kez sormuş:
“Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir?” diye bir daha sorunca Hazreti Şeyh yine tebessüm etmiş ve;
“Evet Kâdirdir” demiş. Sarhoş adamın suâli çokmuş, üçüncü kez sormuş:
“Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir?” Hazret-i Şeyhin bu sefer gözleri dolar ve secdeye kapanır üç sefer: “Kâdirdir! Kâdirdir! Kâdirdir!” demiş ağlamış. Sonra talebelerine “O sarhoşu götürüp banyo yaptırın, temiz elbiseler giydirin ve karnını doyurun ve başka istekleri varsa çeşitli ikramda da bulunun…” diye de talimat vermiş.
Bu değişik karşılıklı konuşmalardan talebeler hiçbir şey anlamamış. Seyyid Abdülkadir Hazretlerine sarhoşun ne demek istediğini, verilen cevapların manasını sormuşlar. Hazreti Şeyh şöyle izah etmiş:
Birincide bana “Allahü teâlâ beni affetmeye Kâdir midir, değil midir?” dedi, ben de “Elbette Kâdirdir” diye cevapladım.
İkincide bana “Cenâb-ı Allah, beni senin yerine koymaya Kâdir midir?” dedi, ben de “Evet Kâdirdir” dedim.
Üçüncü de bana “Seni benim yerime koymaya Kâdir midir?” dedi, ben de korkumdan ağladım ve “Kâdirdir Kâdirdir Kâdirdir…” dedim gayr-i ihtiyari.
Aklıma geldi, secdeye kapanıp Allahü teâlâya, sarhoş adama hidayet vermesini, bu büyük nimetini de benden almamasını ve âfiyetini üzerimde daim kılmasını istedim, bunun için de kalpten duâ ettim” dedi.
- Hayret! Sarhoşla bir mübarek zat böyle muhabbetle konuşabiliyorlar.
- Hayret edilecek bir şey yok Jale Hanım! Allah adamları mütevâzı olur. Kibir sıfırdır onlarda. İçinde bulduğumuz durum bizi gurur ve kibre götürmesin. Makam ve mevki bizi insanları hakir görmeye sebep olmasın. İlim, bizi herkesten üstün görmeye değil, haddimizi bilmeye yardımcı olmalı. Şunu iyi bilelim ki: Düşmez kalkmaz tek Allah’tır. Bugün sen bu durumda isen bil ki bu, Allah'ın rahmetiyle hâsıl olmuştur, sen hak ettin diye değil! DEVAMI YARIN