Jale:
- Büyük idealleri, ulaşmak istediği hedefleri olan küçücük bir Sinek Kuşu varmış bir de onu kıskanan, işlerine mâni olan ve yüksek gayesinden vazgeçirmeye çalışanlar... Ne yapsa, hangi adımını atsa bir bahaneyle karşısına dikilip “Sakın yapma! Asla o işe girişme! Cüssen ne ki boyundan büyük işlere kalkışıyorsun!” deyip vazgeçirmeye çalışan yakın çevresi, bir hayli baskı yapıyormuş... Bütün menfi şartlara rağmen yine de maksadından vazgeçmeyen minicik bir kuş, tespit ettiği istikamette yürürken yaşadıkları, bize muvaffak olmanın asla bir tesadüf olmadığını yeniden hatırlatacak mahiyette. Onun için de anlatıyorum.
- Müsterih ol Jale Hanım, merakla dinliyoruz.
- Teşekkür ederim. Küçük kuşumuzu caydırmak için en yakınlarında olanlar “İyi de yol çok uzun, sen dayanamazsın! Oraya uçmak isteyen kuşların kanadı sağlam, tahammülü sonsuz olmalı. Seninse…” diyenlere cevabı ne oldu sizce?
- !!!
- O zaman ben söyleyeyim “Eğer dünyada bir defa yaşayacaksam niçin yeni bir şey öğrenmeden ömrümü boş, faydasız şeylerle geçireyim ki?” demiş.
- Kendi küçükmüş ama aklı büyükmüş Jale Hanım.
- Artık ne sayarsanız sayın. Şiddetli fırtınaların direnişini kırma niyeti ve azmiyle kanatlanmış kuşcağız. Düştüğü yerden kalkmak için lazım gelen her şeye fazlasıyla sahip olduğunu fark edince cesareti daha da artmış. Azim, kararlılık, fedakârlık en mühimiyse ÎMÂN doluydu… “Allah” dedi, kanat çırptı ebedî saadete, bitmeyen huzura, sonsuz iyiliklere, taa mahlûkatın kalbine… Aradığı belki de çok yakınındaydı ama o azminden bir şey kaybetmeden hep ebedî saadetini aradı, ona uçtu bütün kuvvetiyle…
- !!!
- Şimdi ben size sorayım; küçük bir Sinek Kuşu kadar da mı olmayaydım?
- Can kardeşim gel seni kucaklayayım!
Nefise Doktor’umun bu içten sarılması şüphelerimi tamamen alıp götürmesine götürmüştü de Tanju’yla bu kadar yakın durmasına, kırk senelik ahbap muamelesine, sıkı dostmuşlar gibi içli dışlı olmasına mânâ veremiyordum. Bu durumda suâllerimin yarısı hâlâ cevap bekliyordu. Sanki kalbimi okumuşçasına Nefise Doktor’um “Tanju Bey…” diye seslenince gayriihtiyari uykudan uyanır gibi sıçradım. O da:
- Buyur Doktor’um.
- Jale Hanım kardeşimi al bahçeye çıkar, evin diğer bölümlerini göster biz kahvelerimizi içene kadar. Sizinkileri de kamelyaya göndeririz.
- Peki.
***
Ailecek bir olup el ele verilmeli,
Yalan, iftiralar, göz önüne serilmeli.
Yeni sevgililer gibi yan yana yürürken mesafeli duruyordum. Daha allâme görünmek için; havadan sudan değil de daha ilmî meselelerden, okuduğum kitaplardan bahsettim. Hayat arkadaşım, meraklı gözlerle beni dinliyor, hayranlığının işaretlerini alıyor, daha bir keyifleniyordum.
- Bak hanım!
- Ben ne demem lazım?
- Onu sen daha iyi bilirsin hanım!
DEVAMI YARIN