“Şu abdest alan adamın ensesine bir tokat at gel!”

A -
A +
Talebenin biri ders almak, kafasına takılan suâlleri sorup öğrenmek için mübarek hocasının yanına gitmiş.
 
Çocuklar epey dolaşmış, en son birine rastlamışlar. Fiziken benzediği gibi, aynı renk takım elbise de giyinikmiş. Hakikaten uzaktan ilk gören “İşte Tanju” diyebilirmiş. O heyecanımız da pencere önünde başlamış, kapı önünde noktalanmıştı. “Galiba bize gülmek ve sevinmek yasak…” diye içimden geçti, ona da ayrı mahcup oldum…
Zehra Teyze, bizi teselli ederek birçok nasihatler sıralayarak müsaade isteyip kendi hanesine doğru yola çıktı. Ben ve iki evladım soğuk dört duvar arasında, meçhul akıbetimizi beklerken, dertlerimle baş başa kalmıştım.
Kargoyla gelenleri pek kıymetli emanetlermiş gibi sardım sarmaladım, eski yerlerine yerleştirdim. Her ne kadar kızsam da “Kitapların ne suçu var?” deyip Doktor Nefise’nin bana gönderdiklerinden birini raftan aldım, bolca ışık alan bir kanepeye oturdum. Teberrüken niyet ederek bir sayfa açtım, başladım okumaya… Yetiştiğim dünyanın aksi şeylerden bahsetse de alakamı çekiyor, oldukça da merak ediyordum yazılanları.
     ***
Talebenin biri ders almak, kafasına takılan suâlleri sorup öğrenmek için mübarek hocasının yanına gitmiş. Oldukça da istekli ve meraklı bir talebeymiş. Her şeyin aslını öğrenmek istiyormuş. Elleri önde sıkılarak “Efendim” demiş. Hoca da “Buyur evladım, yabancı gibi durma. Rahat söyle diyeceklerini…” deyip kuvvet verince başlamış kafasına takılanları sormaya: “Sık sık ŞERİAT, TARİKAT ve HAKİKAT mevzularından bahis açıyorsunuz. Tam anlayamadığımı fark ettim. Nasıl anlamamız lazım? Aralarında ne gibi farklar var? Bana sorsalar, neyi nasıl anlatacağımı bilmiyorum?” demiş. Mübarek zat o anda cevap vermemiş. Birlikte camiye namaza gitmişler. Bitişikteki şadırvanda üç şahıs yan yana abdest alıyormuş.
Mübarek hoca, talebeye “Git şu baştaki abdest alan adamın ensesine bir tokat patlat, gel...” demiş.
Meraklı talebe, emre uyarak hemen gitmiş, dediği adamın ensesine okkalı bir tokat vurmuş. Abdest alan adam, hiddetle geriye dönmüş, aynı şekilde tokat atarak karşılık vermiş.
Talebe yüzü kızarmış bir şekilde mübareğin yanına geri gelerek “Hocam!” demiş “Bu ne hâl?”
Mübarek hoca ise “Bu şeriat” demiş. “Eden karşılığını bulur. Hüküm zahire göredir.”
Sonra hoca talebesine “Git, onun yanındaki adama da bir tokat at, gel!” diyerek, abdest alan ikinci adama göndermiş.
Talebe yine denileni yapmış. Adam hiddetle geriye dönmüş, talebeye sinirli sinirli bakmış, bir önceki gibi kısasa kısas yapmamış ve tekrar önüne dönüp abdest almaya devam etmiş.
Talebe, koşarak hocasının yanına gelmiş “Hocam bu ne hâl?” demiş.
Mübarek Hoca ise “Bu tarikat!” diyerek şöyle açıklama getirmiş. “Adam tokadın geldiğini biliyor, fakat kimin elinden geldiğini bilmiyordu. Onun için dönüp sana hiddetle baktı.”
Mübarek zat talebesini bu sefer abdest alan üçüncü şahsa göndermiş. Talebe aynısından bir tokat da o adama patlatmış. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.