Aradığım aşkı buldum

Bu hafta Amasya’dayız.

 

Yalnız rica edeceğim, “Amasya” deyip geçme hemen.

 

Amasya’da yetişip Osmanlı tahtına oturan tam yedi padişahımız var. Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmet, II. Murat, Fatih Sultan Mehmet, II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve III. Murat…

 

Zaten bunun için Amasya’nın öteki ismi “şehzadeler şehri” malum.

 

*****

 

Bu hafta şehzadeler şehri Amasya’dayız.

 

Tuba ile Hüsna, Amasya Lisesinin birinci sınıfında tanışmış, bir daha hiç ayrılmamıştı.

 

Ana ayrı, baba ayrı, kardeşti onlar.

 

Bugün lise son sınıfa gelmişlerdi ve aradan geçen bunca zaman Tuba’nın sevinci Hüsna’nın, Hüsna’nın üzüntüsü Tuba’nın olmuştu.

 

Tuba biraz daha açık tenli ve “bir tık” daha güzeldi.

 

Hüsna, ciddi suratlı ve biraz daha esmerdi. Doğudan buraya göç etmiş sülalesinin genel rengine uygun olarak.

 

*****

 

Menfaatsiz uzun dostluklar etkiler beni.

 

Onun için bu dostluktan da fazlasıyla etkilendim.

 

*****

 

Pardon unuttum, Amasya aynı zamanda, aşkları dünya çapına ulaşmış Ferhat ile Şirin’in de şehri.

 

Tuba’nın bugünkü aşırı heyecanını görünce, o efsane aşk geldi aklıma.

 

Tuba saat dörtte, erken bir evlilik yolunda kendisini ilk defa görmeye gelecek olan Ali ile buluşacaktı. Ali, oyuncu Burak Özçivit'in küçük kardeşi gibiydi.

 

Bu görüşmeyi aile içinde, yani babasının ve annesinin bulunduğu ortamda yapmaya utanmıştı Tuba. Bunun için, randevu yeri olarak Yeşilırmak’ın kenarını vermişti. Can arkadaşı Hüsna’yı da oraya çağırmıştı telefonla.

 

*****

 

Buluşma yerine geliş sırası normaldi; önce Ali geldi. Heyecandan banka oturamadı, sağa sola yürümeye, bir yandan da parka çıkan bütün yaya yollarını gözleriyle taramaya başladı.

 

Derken, biraz önce park girişinde karşılaşan Tuba ile Hüsna kol kola geldi.

 

*****

 

Buluşmaya adımlar kala, garip bir şey oldu.

 

Dar parke yolun sonunda, geniş park alanına girdiklerinde, Tuba’nın kolundaki Hüsna sallandı, tam düşecekken arkadaşı atik davranıp iki koluna yapıştı. Sürükler gibi hemen yanlarındaki masanın bankına oturttu. Elindeki pet şişeden avucuna su döküp kızın alnına, boynuna sürdü:

 

-  Neyin var?

 

Hüsna inler gibi konuştu:

 

-  Sabahtan beri ağrım vardı, birden başım döndü.  Bilmiyorum.

 

*****

 

Oysa biliyordu. Ama:

 

“Bu adam iki cuma önce de bize gelmişti ama beni beğenmedi” diyemedi.