ASANSÖR

A -
A +

- Nasıl çıkacağız buradan?

 

******

 

Bir asansöre tepeden bakıyoruz.

 

İçinde güzel bir kız var.

 

Bir de, mesleği sırtında, foto muhabiri bir delikanlı...

 

Ellerinde “çekmeyen” telefonları.

 

Aqua Florya’da, birkaç kat yerin altında mahsur kalmışlar.

 

Ünlü bir hakemin “düdüğünü asması” yani kariyerini noktalaması sebebiyle düzenlediği basın toplantısından çıkmış, garaja inmişlerdi.

 

Uzun saçlı, orta boylu, güler yüzlü güzel kız, tebessümle delikanlıya o soruyu sordu:

 

- Nasıl çıkacağız buradan?

 

Aslına bakarsanız, delikanlının oradan çıkmak için hiç acelesi yoktu.

 

Çünkü üç yıldır uzaktan kovaladığı fırsat, bir tesadüfle ayağına gelmişti.

 

******

 

Başka fakülte kazanamadığı için İletişim’e mecbur kalan ve dört yıl sonra piyasadaki yüzlerce fabrikasyon gazetecinin arasına katılan Aysun, güzelliğinin getirdiği şansla, spor basını dünyasının içine ateş gibi düşmüştü.

 

Futboldan basketbola, tenisten yüzmeye, bütün branşlara koşuyor, her konuda haber yapıyordu. Ama haberlerinden çok, düzgün fiziği ile dikkat çekiyordu.

 

Bizim Batuhan da ilk gördüğü günden itibaren kıza gizli bir sevgi ve hayranlık duyuyor ama “O nereee, biz nere” diye farkı baştan kabul ediyordu.

 

Bir kıza âşık olan hemen her erkeğin mesafeli duruşunun doğal sonucu olarak, kızla hiç konuşmamıştı.

 

Foto muhabiri delikanlı, gittiği her müsabakada etrafını gözleri ve objektifi ile tarıyor, Aysun gelmişse günü düğüne dönüyor, gelmemişse hüzünleniyordu.

 

Tribünde gördüğü zaman ise, üç yüzlük uzun mesafe objektifi ile uzaktaki kızı yakınlaştırıyor, yüzlerce fotoğrafını çekip, gönül arşivine kaydediyordu.

 

İşte şimdi, o kız burnunun dibindeydi.

 

******

 

- Nasıl çıkacağız buradan Batuhan?

 

“Ne? Nasıl? İsmimi mi söyledi?”

 

- Siz beni tanıyorsunuz?

 

Sevgiyle gülümsedi Aysun:

 

- Tanımaz mıyım? Hem de nasıl… Spor fotoğraflarını değil ama kediler, şehirler, mezar taşları, kapılar, köprüler… bütün o çarpıcı resimlerinizi sosyal medya hesabınızdan indirip, biriktiriyorum. Bir bakıma “fanınız” sayılırım çoktandır.

 

Gururuna biraz ağır geldiği için “hayranınız” demeyi İngilizceye çevirmişti.

 

- Çok… çok mutlu oldum, dedi Batu, ağzı kulaklarında.

 

Ama Aysun’un son cümlesi Batuhan’ın kalbini yerinden koparıp gökyüzüne savurdu:

 

- Sanırım hayranlığım fotoğrafla sınırlı değil.

 

******

 

- Şöyle yapalım, dedi Batuhan. (Hakem basın toplantısında katılımcılara birer hatıra düdük dağıtmıştı.

 

Batuhan boynuna astığı düdüğü, dudaklarına götürdü.) Birlikte çalalım, belki duyan olur.

 

Aysun da pahalı çantasından çıkardığı düdüğü ağzına götürdü.

 

Birlikte çalmaya başladılar.

 

Gerçekten de biraz sonra kapı açıldı.

 

Karşılarına, kollarını iki yana açmış olarak çıkan Karadenizli Aqua çalışanı, hemen her hemşehrisi gibi dobra konuşma ile hakareti karıştırarak seslendirdi:

 

- Ula biz bu asansor ila mal taşiyuruk, siz mal misunuz?

 

Ama iki gencin bu hakareti tartacak ve tartışacak hâli yoktu; kol kola ve gülen yüzleriyle arabalarına yürüdüler.

 

Sadık Söztutan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.