Al sana iddia:
Yeryüzünde Doktor Mehmet Numan Baturalp’ı tanıyıp da sevmeyen yoktur.
★ ★ ★
İstanbul’da, herkesin yolunun kesiştiği bir devlet hastanesinde, herkesin yardımına koşan gönül adamı Doktor Baturalp… Kendi branşı dışında bir hasta da olsa, ya bir pusula yazar veya bizzat önüne düşer, ilgili doktora götürür.
★ ★ ★
Ben de hasta olduğumda tanıdım onu.
Bir seveni, “Mehmet Numan Bey’e git, o sana yardımcı olur” demişti.
Oysa doktorlarla ilgili çok güzel hatıralarım yoktur.
Geçmiş yıllarda itilip kakılmışlığımız, azar işitmişliğimiz vardır.
★ ★ ★
Hastalığım onun ilgi alanına girmediği hâlde gittim.
Mehmet Numan Bey önüme düştü, ilgili doktora götürdü.
★ ★ ★
O tanışmanın ve o yardımın şaşkınlığı ve mutluluğu geçmeden, kendisinden randevu alarak ikinci gidişimde, benden önce, tedavimle uğraşan doktorun kapısında bulmuştum onu.
Hissettiğim duygu “ezilmek”ti. Bu jestle resmen küçülmüştüm.
Benim gideceğim doktor henüz mesaiye başlamamıştı ama bir başka doktor benden önce onun kapısı önünde beni bekliyordu!
Hangi ülkede yaşıyordum ben?
★ ★ ★
İnsana yüz ver, astar ister ya…
(Tabir böyle miydi? Lütfen biraz bekleyin, yüz ile astarın ilgisi ne; buna bir bakayım önce)
★ ★ ★
Baktım. İddia şu:
“Yüz” elbise yüzü, yani kumaş. İhtiyaç sahibi birisine elbiselik kumaş, yani “yüz” verdiğinizde, onun yüzsüzlük edip, “E, bunun astarını da versene” demesi…
Konuyu dağıttık.
★ ★ ★
Baturalp Hoca’ma üçüncü defa ve randevusuz gittiğim gündü.
Tam da Dünya Sağlık Örgütünün virüs yüzünden 6 milyon 837 bin 598 hastanın öldüğünü açıkladığı gün.
Koronanın etkisinin neredeyse bittiği 8 Nisan 2023 günü, virüs sebebiyle vefat etmiş.
★ ★ ★
Yasağa ve o günlerde insanların virüs bulaşma korkusuna rağmen, mezar başında hatırı sayılır bir kalabalık vardı.
Koyu takım elbiseli, beyaz gömlekli, kırmızı kravatlı bir adam, birçokları gibi benim de dikkatimi çekti.
Kalabalığı yara yara gelip kazılı mezarın kenarına, taze toprağın üzerine çömeldi, okumaya başladı. İki dakika geçmedi, adam tepe üstü mezar çukurunun içine düştü.
Telaş, koşuşturma derken; adamı çıkardılar.
Boynu kırılmış ve ölmüştü.
Mezar başına ulaşmak için kalabalığı yararken “Afyon’dan geldim, hocaya ‘can borcum’ var, izin verin biraz okuyayım” demiş.