Tam 13 puan heba edilmiş...
Yani Beşiktaş'ın öne geçip koruyamadığı 7 maçtaki puan kaybı bu...
Daha vahimi, bu 7 maçın 6 tanesinin İnönü'de olması...
Daha daha vahimi, son 5 dakikalarda 7 puan kaybetmesi...
Yani maçlar 85 dakika olsaydı Beşiktaş, lider G.Saray'la aynı puanda olacaktı!
Bir "büyük" takıma bu yakışır mı yahu?
Bu "vakıayı" futbol terimleriyle, teknikleriyle, analizleriyle anlatmak zor...
Çünkü bu psikolojik bir "vaka" artık...
Bir olur, iki olur, üç olur...
Dört olmaz, beş olmaz, altı olmaz, yedi hiç olmaz!
BİR TAKIM KURULDU
Feda meda ama Beşiktaş az adam da almadı.
Devre arası takviyelerle birlikte 12 futbolcu!
Ve bunların içinde Olcay ve Oğuzhan dışında işe yarayan da yok!
Beşiktaş'ın yanlışı sadece saha içinde ve kulübede değil yani, kulüpte!
Tolunay doğru tercih miydi?
Şenol Güneş Elazığspor maçı sonrası istifa için basın toplantısına çıkarken, Tolunay Kafkas da İstanbul'dan Trabzon'a doğru yola çıkıyordu.
Peki Şenol Güneş'te olmayıp,
Tolunay Kafkas'ta olan şey neydi?
Futbol adına bir artısı olmadığını hepimiz gördüğümüze göre, olsa olsa "aculluk"
ve "çiğlik" denebilir!
Tolunay Kafkas geçen sezonun ilk dört haftasında sıfır puanla Gaziantep'ten ayrıldı... Yerine göreve gelen Abdullah Ercan ilk 4 haftasında yenilmedi; önce Beşiktaş'tan puan aldı, sonra G.Saray'ı İstanbul'da mağlup etti.
Tolunay Kafkas'ın Trabzon'un başında "diş geçirebildiği" tek takımın, geçen sezon sıfır puanla bıraktığı Gaziantep olması, ironik bir durum!