> Maçın ilk on beş dakikasını bir cümle ile özetler misiniz, deseler… Şöyle derim: Gedson sürekli pas hatası yapıyor, Bahtiyar sert ve faullü oynuyor, Tayfur hırslı, Necip dengeli, Chamberlain sahanın her yerinde… Defansta Bailly kritik dokunuşlar yapıyor.
> Antalyaspor sahanın her yerinde basıyor, defansın arkasına atılan uzun toplarla sonuca gitmeye uğraşıyor. Koskoca bir ilk yarı tarafların gol pozisyonu yok.
> Bu yarının uzatma dakikaları oynanırken Beşiktaşlı hücum oyuncuları seri ve isabetli paslarla rakibin dengesini bozuyor; Cenk’e boş topa dokunmak kalıyor ve bu “temdit” golüyle oyuncular soyunma odasına gidiyor.
> İkinci kırk beş bambaşka bir maç başlıyor. Top hareketleniyor ve daha oyuncular yeni yeni görev yerlerine dağılırken Dario Sariç göbekten avlıyor Ersin’i…
> Derken Sagiv Jehezkel çıkıyor sahneye… İsrailli, Beşiktaş kalecisinin hatalı çıkışında topu boş kaleye yuvarlıyor önce. Beşiktaş daha bu golün şokunu yaşarken, ikinci kez ceza sahası önünde buluştuğu topu evirip çevirerek uzak köşeye gönderiyor.
> 1-0 önde iken 3-1 geriye düşen bir takımın kalan yarım saatte maçı çevirmesi kolay değil. Hele de bu takım Fetret Devrini yaşıyorsa… Burak Yılmaz kulübeye dönüyor; unutulmuş adamları birer birer sahaya gönderiyor. Bunlardan ikisi, Ante Rebic soldan taşıdığı topu ortaya çıkarıyor ve Muleka dokunuyor, Kartal’a umut alışıyor ama kalan on dakikada bu umut hüsrana dönüşüyor.
> Başkanı, teknik direktörü, yıldız futbolcuları ve taraftarı olmayan bir takımdan da bundan fazlası beklenemezdi.
MAÇIN ADAMI: Veysel Sarı