İkisi de 30 yaşındaydı.
İkisi de ortak tanıdıkları bir kadının tavsiyesi ile görüşme kararı almışlardı.
Randevuyu borçlu oldukları kadının evinde, bir akşamüstü bir araya geldiler.
Doğal olarak, ikisi de son derece heyecanlıydı. Hayatlarının en önemli kavşağında, ya sağa ya sola sapacaklardı.
Çünkü doğmaktan sonra en önemli kavşaktı evlilik…
Her iki tarafın da bir iki kaçamak ve kısa bakışmalarla ama hiç göz göze gelmeden geçen görüşmesini, İsmail’in ayağa kalkması bitirdi.
Neslihan için görüşmeden geriye kalan izlenim, sert ve asık bir surat… Ciddi bir
Öte yandan, bir ev kızı için 30 yaş, titreyen ellerle yavaş yavaş umut zilinin alarm düğmesine basmak demekti.
“Allah’ım sen hayırlısını ver” dedi, kapanan dış kapı sesinin ardından.
İsmail, çıkmak üzere tuttuğu kapı kolunu bıraktı, kendisini uğurlamakta
Neslihan, ciddi mi söylediğini, yoksa kendisini sınadığını mı anlamak için kocasının yüzünde bir iz, bir işaret aradı ama bulamadı.
Kapıyı çekip gitti adam.
Akşam sofrada sadece günün nasıl geçtiğini sorabildi Neslihan. Maddiyat düşkünü görünmemek için takı meselesini açmadı.
Ama sabır da bir yere kadardı.
Tanıştıkları günden beri ilk defa İsmail’in suratında hafif bir tebessüm belirdi.
Böylece hem İsmail’in yüzü aydınlandı hem Neslihan’ın kalbi.
Sabah kocası evden çıkar çıkmaz telefona koşan Neslihan, annesine durumu anlattı. Annesi şöyle dedi:
Neslihan, anne tavsiyesine uygun olarak, o gün kuyumcuya gitti. Avro, dolar, lira ne varsa hepsini altına çevirecekti.
Kadın kuyumcu, sayarak, çarparak, bölerek ilginç bir rakam seslendirdi:
Neslihan eve gelip de altınlarını gardırobun üst rafına kaldırmak için çantasından çıkardığında, 2 tam, 3 yarım ve 3 çeyrek altın bulabilmişti.
Neslihan hemen kuyumcunun verdiği karta baktı:
Telefon kesilmişti.
Bak şimdi! Olacak şey mi?
Muhtemelen “Eyvah, bir altınım yok!” paniği ile çantasını yatağın üzerinde ters çevirip panikle salladığı sırada olmuş olmalı. Neslihan, desenli yatak örtüsünün yastık tarafında altını seçtiğinde
Kocasına haber vermek için heyecanla telefona sarıldı ama “Aradığınız kişiye...”yi duydu.
- Kuyumcuya uğradım, dedi. Senin altın, hesap makinesinin altına kaymış. İnci Hanım bulunca kasaya kaldırmış… Dedim sana, üzülmene değmezdi.
Neslihan mutluluktan deliye döndü.
Kocasının getirdiği bu tam altın, atından daha değerliydi!
Bunun anlamı açıktı; Neslihan üzülmesin diye kocası yeni bir altın almış ama karısına dünyanın en masum ve en sevgi dolu yalanını söylemişti, “buldum” diye.
Neslihan bu jesti bozmadı; hiçbir şey söylemedi, sadece kocasına sevgiyle sarıldı.