Kars’a giderim Kars’a…

A -
A +

Bir haftada samimi olmuşlardı.

 

Çağlar, Silivri’deki bankadan Suadiye’deki şubeye tayinle gelmişti. Mustafa ile yan yana Bireysel Bankacılık bölümünde çalışıyordu.

 

- Salı günü izne ayrılıyorum. Madem Karslısın, gel bizi Doğu ekspresi ile Kars’a götür, dedi Mustafa.

 

- Ne güzel olurdu ama… Birincisi, daha geleli bir hafta oldu, izin istemek ayıp olur. İkincisi, hanımlar birbirini tanımıyor bile; bizimki kabul etmez sanırım. Üçüncüsü, bilet bulmak çok zor, dedi Çağlar.

 

Mustafa kararlıydı:

 

- Şefle ben konuşurum. Zaten perşembe gider, cumartesi veya pazar döneriz. Sana hepi topu iki gün izin lazım. Pazartesi işe başlarsın. İzin almak benden, bilet bulmak senden.

 

***

 

Çağlar hafta sonu için gişelerden bilet bulamadı ama sosyal medyada 4 kişilik –yataklı- bilet devreden birini buldu. 

 

***

 

Mustafa bir gezgin gibi çokça seyahat ettiği için tecrübeliydi. Böreği, poğaçası, termosu, kupası, üçlü prizi, şarj aleti vs. her şeyi yanındaydı.

 

Çağlar’ın kendisi değil ama hanım tarafı çok titiz olduğu için, yanlarına yeni çarşaf ve yastık kılıfı almışlardı.
Dört kişi, perşembe günü hızlı trenle İstanbul’dan Ankara’ya gidip, akşamüzeri Doğu ekspresine bindiler.

 

***

 

Muhteşem manzaralar eşliğinde, yaklaşık 25 saat sürecek trenin en arka kısmında iki ayrı yataklı kompartıman ile başlayan yolculuğun dönüşünü uçakla yapacaklardı.

 

Yataklı kompartımanda yok yoktu. Mini buzdolabı, lavabosu, rafları, prizleri mevcuttu. Daha önemlisi odanın sıcaklığını kendiniz ayarlıyordunuz.

 

Söylemeyi unuttum. Çağlarların yanında bir de kedileri vardı, kadının kucağından düşürmediği.

 

İlerleyen saatlerde bazı yolcular tarafından elden ele dolaştırılan Birman cinsi kedi, trenin maskotu olmuştu. 

 

***

 

Ankara- Kırıkkale- Kayseri- Sivas- Erzincan derken Aşkale’yi geçtikten sonra, Erzurum’a yaklaşırken, cağ kebabı siparişlerini verdiler.

 

Erzurum’da Taşmağazalar’ı geçip, Çifte Minare ve Ulucami’yi gördüler. Kavaflar’dan tekrar trene döndüler.

 

***

 

Ertesi gün, aşağı yukarı trene bindikleri saatte Kars’a vardılar.

 

Artık seyahatin direksiyonu Çağlar’daydı:

 

- Uçak biletlerimiz yarın beşte. Bu akşam size Kars’ın bütün lezzetlerini tattıracağım. Yarın sabah da benim okuduğum Kâzım Karabekir Öğretmen Okuluna götürürüm. Susuz’da. Buraya en yakın ilçe. On küsur  kilometre. Sizin için bir şey ifade etmez ama benim yirmi yıl aradan sonra o nostaljiyi yaşamam lazım.

 

***

 

İki günlük özel bir seyahati, unutulmaz hatıralar ve güzel fotoğraflarla problemsiz bitirdiler.

 

Pazar sabahı Mustafa teşekkür için Çağlar’ı aradı. Hanım sesi cevap verdi:

 

- Buyurun, Çağlar Bey’in telefonu. Kendisi biraz meşgul.

 

- Ha, yenge... Mustafa ben… Güzel seyahat için teşekkür edecektim Çağlar’a... Tabii size de… Harika iki gündü. Sağ olun.

 

- Mustafa kim? Ne seyahati kardeşim?!.

  • Siz Çağlar Bey’in eşi değil misiniz?
  • - Evet? Ama üç gündür evden dışarı çıkmadım ben.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.