Kasımda aşk başkadır

A -
A +

Nihal, Sarıyer’de özel bir klinikte sekreterdi.

 

Gerçi sekreterler “sekreter” kelimesine kızıyor ama ne diyeceğimi bilemedim.

 

Ben tarif edeyim, siz karar verin.

 

Klinik girişindeki masasında telefonlara bakıyor, doktorların randevularını takip ediyor, gelen hastalara fiyat bilgileri veriyor, ilgili birime yönlendiriyordu.

 

***

 

Hastanenin hatta Sarıyer’in en ünlü doktorlarından biri olan Ömer A, bu kızın, yani Nihal’in işe başladığı 9 Haziran 2023 gününden beri, yani ilk gördüğü andan itibaren ona âşık olmuştu.

 

Dört ay boyunca dikkatli bir şekilde sakladığı bu sevgiyi bir gün açığa vurmaya karar verdi.

 

Nihal, uzun ve arkadan bağlı sarı saçları ile hemen dikkat çekiyor, açık tenine inat kömür karası gözleriyle “derin” bakıyordu. Kasımda Aşk Başkadır filminin kadın oyuncusu Charlize Theron’a benziyordu.

 

(Bu arada enteresan olan şu ki, Doktor Ömer de aynı filmin öteki başrol oyuncusu Keanu Reeves’ı andırıyordu!)

 

Aslında elit ve sosyetede sırıtmayacak görüntüsü ile doktorun yanına yakışır bir yapıdaydı Nihal.

 

Ama hoca, kızla ilgili hemen hemen hiçbir bilgiye sahip değildi.

 

Sesi ve güzelliğinden başka…

 

***

 

Nihal’in başına talih kuşunun konacağı gün, bir cuma akşamıydı. Mesai bitmek üzere iken Doktor Ömer, dâhilî telefonla kızı odasına çağırdı.

 

- Peki Hoca’m, diyerek ahizeyi telefonun üstüne bırakarak sağdaki merdivenlere koşturdu Nihal, asma kata çıkmak için.

 

Kız kapıyı tıklatıp içeri adımını atınca, genç doktor, sanki hocası gelmiş gibi ayağa kalktı.

 

- Hoş geldiniz, deyip tekrar oturdu.

 

Doktorun ilk defa çoğul eki kullanması, yani onu “Hoş geldin” yerine “Hoş geldiniz” diye karşılaması, hatta böyle bir hitaba ihtiyaç duyması Nihal’i korkuttu. Çünkü Ömer Bey hastanenin küçük ortağıydı aynı zamanda. Acaba bu resmiyete bürünmek, işine son vermek için miydi?

 

Kız korkuyla gülümsedi:

 

- Hayırdır Hoca’m, bugün son günüm müydü yoksa?

 

Doktor da gülümsedi:

 

- Olabilir… Bu senin kararına bağlı.

 

- Anlamadım Hoca’m? Ben işimden memnunum aslında…

 

- Yok yok, öyle değil. (Hoca mahcup bir şekilde kendini meşgul etmeye çalıştı, kalemlikten zarf açacağını alıp elinin içine vurmaya başladı) Ee, nasıl desem?.. Bekârsın diye biliyorum.

 

Nihal soran gözlerle kaşların çattı:

 

- Evet Hoca’m?

 

Doktor bir süre suyun altında kalmış da, nefesi sıkışıp su yüzüne çıkınca nefesini boşaltır gibi, bir anda cümleyi ortaya bıraktı:

 

- Ben sana âşık oldum.

 

Nihal aşk itirafı değil de küfür duymuş gibi kafasını hızla kaldırıp şaşkınlıkla doktora baktı.

 

Öyle ki Doktor Ömer biraz çekindi, sağ elini açık olarak kızın yüzüne doğru kaldırdı:

 

- Hayır, hemen cevap vermek zorunda değilsin. Düşün taşın, ailenle konuş, çünkü ben ciddiyim, dedi.

 

Nihal, aşk itirafı duyunca güçlenen ve kozu eline geçiren her kadın gibi gayet kararlı bir sesle şöyle dedi:

 

- Düşünecek bir şey yok Hoca’m. Ben bu teklifi hiç duymamış olayım.

 

Kalktı, çıktı.

 

***

 

Aradan çok zaman geçmedi. Yanılmıyorsam doktorun teklifinden ya bir veya iki hafta sonraydı.

 

Dr. Ömer A’nın kapısı çaldı, içeriye klinikte çalışan hademe girdi.

 

Hademeler de sanırım “hademe” kelimesini sevmiyor. “Odacı” mı desem? Sanırım “hizmetli” daha iyi.

 

- Gel Erdal, dedi doktor, bir yandan eğilip çöp tenekesini kendine doğru çekti. Çöp yok, almışlar sanırım.

 

Erdal, namazda kıyam durumundaymış gibi iki eli göbeğinde, saygılı bir şekilde doktorun masasının karşısına geçti, sağ elinde tuttuğu büyük ve beyaz zarfı uzattı:

 

- Düğün davetiyem Hoca’m. Bütün kliniğe dağıttım. Sizi de bekleriz. Nihal ile evleniyoruz da… Nihal dün ay başı itibarıyla işten ayrıldı. Düğünümüz 9 Kasım’da inşallah…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.