5 Ekim 2011 günü bu sayfada "Devlette devamsızlık esastır" diye ironi yapmıştım; "Futbolu gelişmiş ülkelerde hiçbir şey değişmiyor, bizde her şey değişiyor. Her Futbol Federasyonu sil baştan yapıyor" diyerek... Herkes değiştirir de Demirören Federasyonu durur mu? Onlar daha sabırsız çıktı; devam eden ligin ismini ve logosunu değiştirdiler! Organize edenlerin bile anlatmakta zorlandığı bir lig statüsüne sahibiz. Biterken ismi değişen tek ligiz yeryüzünde... "Süper Final" yetmez, "UltraSüper" yapın, daha heyecanlı olur! Tarihini açıkladıkları "Play-Off'lar Arası Final Müsabakası"nın oynanma ihtimali Fenerbahçe'nin kupayı kaybetmesine bağlı... Neyse, zaten futbolun çivisi çıktığı için, artık her şey mubah! Göstermelik makyajla uğraşmak yerine, önümüzde dağ gibi duran meseleye el atsaydınız keşke... Bu lig şike gürültüsü ile başlamıştı, şike şamatası ile bitiyor. UEFA Genel Sekreteri İnfantino, "Futbol mahkeme sonucunu beklemez, kendi kararını verir" dedi ama bizde kimse buna cesaret edemedi, edemiyor, edemeyecek. Gözü bağlı "adalet teyze"nin elinde tuttuğu terazi kefesinin altına saklanıyoruz, başımıza taş yağmasın diye! "Kirlenmeyi güzel gören" bir ülkeyiz ne de olsa... EMRE UYMAZ BU GÖNÜL Aykut Kocaman'a her şey söyleyin ama "Futbolcusuna esir oldu" demeyin. Diyemezsiniz. Aykut Kocaman, daha geldiği gün -katılırsınız, katılmazsınız- Alex'in "mücadeleden uzak ve yavaş futbolunun" kendi sistemine uymadığı gerekçesiyle yıldız oyuncuyu kenarda oturtmuştu. Sahaya çıkanlar bu "devrimde" yardım edemediği için Aykut Kocaman tekrar Alex'e dönmek zorunda kaldı. Ankara'dan "kendi oyuncuları" diye F.Bahçe'ye taşıdığı Özer Hurmacı, Orhan Şam, Özgür Çek gibi isimlere "hatır için" forma vermedi. Bugün Aykut Kocaman'ın tarihî bir karar eşiğinde olduğu görülüyor. Sürekli sağa sola "çemkiren" iki yıldız oyuncusunu kenara çekti; Emre Belözoğlu ve Gökhan Gönül. Kişisel olarak bu noktadaki fikrim, bir temenniden ibarettir: "Umarım Aykut Kocaman, Alex'te olduğu gibi, bundan sonraki mücadelesinde, bu iki oyuncuya ihtiyaç duymaz." TERİM HEP CENTİLMEN OLSA... "Fatih Hoca yaşlandıkça olgunlaştı" cümlesi bu yıl epey kuruldu. Bence bunu yaşta değil, puan durumunda aramak gerek. 32 maçın sadece 3'ünde yenilmiş, 21 maçta istediğini almış bir hoca epey centilmen olur! Yenildiği ligin ilk maçı hariç, mağlup götürdüğü her maçta yine eskisi gibi yardımcı hakemin, dördüncü hakemin hatırını sormuştur. 58 dakika mağlup oynadığı Trabzon maçının yarısını saha içinde geçirdi Fatih Hoca... Ne diyelim; her başarılı erkeğin arkasında bir kusur bulunur! not Geldiğinden beri en beğendim bir iki kaleciden biri olan Litvanya Milli Takımı'nın file bekçisi Karcemarskas, G.Antep'te 5 maçtır gol yemiyor. lazım olur Bir yanda İlkay Gündoğan, tek golün asisti ondan... Öte yanda Mehmet Ekici, yenilgiye rağmen maçın adamı... Hakem Deniz Aytekin... Ay, söylemeyi unuttum; bu Alman Süper Ligi (Bundesliga) maçı... 3 milyon Türkün yaşadığı Almanya'daki Türk futbolcu sayısı, 75 milyonluk Türkiye'nin futbolcu sayısına denk olunca, böyle maçlar normal! SPOR TOTO SÜPER LİG (32. hafta) PANORAMA