Leylâ ile Mecnun ‘date’e çıkıyor

A -
A +

- Bütün gece seni düşündüm, dedi kız. Bu buluşma aklıma geldikçe uykularım bölündü.

 

Kıza göre biraz daha büyük olan adam:

 

- Al benden de o kadar, dedi. Geceden cümlelerimi hazırlamıştım ama hepsini unuttum.

 

İnternetteki tanışmalarından sonraki ilk buluşmalarıydı.

 

Kızın rujunu sildiği kâğıt mendili çöpe atmasına izin vermedi Bekir.

 

- Ben alayım.

 

O kırmızı lekeli kâğıt mendili cebine koyarken, kız kikirdedi:

 

- Aa, deli misin, ne yapacaksın?

 

- Olsun. Seni hatırlatır.

 

Hayal, sınıf öğretmenliği okuduğu Bolu’dan İstanbul’a bu buluşma için gelmişti.

 

Kafede bir şeyler atıştırıyorlardı.

 

- İlk kez mi âşık oluyorsun Hayal?

 

Bekir’in bu sorusu kızı hiç şaşırtmadı.

 

- Yoo, dedi, on sekiz yaşında iken biriyle tanıştım... O otuz yaşında, elektrik mühendisiydi. Resmî bir kurumda şube müdürüydü. Ona çok bağlandım. Çok da uyumluyduk... Ben yaşıtlarımdan ileri yaşadım hep…

 

- Nasıl bitti sonra?

 

- Sonra evli olduğunu söyledi, “Ama boşanma aşamasındayım” dedi. Fakat evliliğini o zamana kadar saklaması güvenimi sarstı... Bana öyle âşıktı ki anlatamam... Eminim buna!

 

- Eee?

 

- Kızı olduğunu öğrenince vicdanen kahroldum. Ben o yaşımla günlerce akıl verdim ona, kesinlikle boşanmaması için… Çocuğu için... Günlerce ağladım, acı çektim...

 

- Neyse, boş ver.

 

Keyifli bir buluşma, dramatik bir filme dönüşmüştü bir anda…

 

- Kısmet bu ya, daha sonra Bolu’ya, yani benim bulunduğum yere tayini çıktı. İnanamadım buna! Ama yine kaçtım ondan... O macera on sekiz yaşında başladı, yirmi yaşında bitti yani.

 

- Geçmiş olsun. Şimdi, yirmi iki yaşındasın sanırım.

 

- Evet…

 

- Daha çok küçüksün ama acı sonla biten önemli bir tecrübe yaşamışsın.

 

- Bir değil… Annem adımı “Hayal” koyarken sanki mutluluk konusunda geleceğimi görmüş. Bolu’ya, okula geldiğimin ikinci yılı savcı bey peşime takıldı. Ama bir ilişki daha kaldıramazdım. İşte araya birilerini soktular, küçük yer, hep karşılaşıyorduk. Sonra tanışmayı kabul ettim. İyiydi, hoştu... Kültürlüydü... Ama bir şeyler eksikti. Kabul edemedim. Onun niyeti hemen evlenmekti. Okulum bitmeden... Nasıl olsa ikimiz de buradaydık. Ama dediğim gibi, kabul etmedim, ayrıldık. Üçüncüsüne gelince…

 

Bekir, içinden geçirdiği “yuh” kelimesindeki öfkenin yüzüne vurmamasına çabalayarak saatine baktı:

 

- Seni geç bırakmayalım, hadi ancak yetişiriz otobüse, diyerek ayaklandı.

 

★ ★ ★

 

Otogara vardıklarında henüz kimse binmemişti Bolu otobüsüne.

 

- İyi ki tanıdım seni Bekir, yaşama sevincim arttı, dedi kız ayrılırken…

 

Bekir daha duygusaldı:

 

- Tekrar kavuşmanın tesellisi olmasa, gidişine katlanmak çok daha zor olacaktı Hayal.

 

Otobüsün en ön koltuğuna oturan Hayal, Bekir’in sesini duymayacağı mesafeye ulaşmış olmanın rahatlığıyla telefonunu kulağına götürdü.

 

Bekir dışarıdan onu izliyordu.

 

Bir süre sonra otobüs “yükünü aldı”, geri geri hareketlenerek yola koyuldu.

 

Bekir’e el sallayan Hayal, telefonda memleketi olan Tekirdağ’daki “gerçek” sevgilisi ile konuşmaya devam ediyordu.

 

Bekir ise uzakta kaybolan otobüsün ardından salladığı elini cebine götürerek çıkardığı rujlu mendili, dikildiği yazıhanenin önündeki çöp sepetine iğrenerek bıraktı.

 

-----------------------------------

 

*Date: Randevu, buluşma, flört

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Fuat Bayramoğlu23 Haziran 2024 11:55

Efendim, Önce Size ve Edebin kalesi @turkiyegazetesi ne çok teşekkür ederim. Bu haftaki öykünün benzerlerini dehşetle, dramatik olarak günümüzde her an "kızararak" izliyoruz. Lambada titreyen alev, umarsızca öylesine yanıyor. Leyla ile Mecnun, efsane hikayesini bile, gögsünü gere gere anlatamıyor . Kaleminize sağlık efendim