Master kriz

A -
A +

Kaynağı belirsiz paralarla aileyi çatırdatmayı ve çökertmeyi kendine görev bilen bir kanaldaki yemek yarışmasında, yavaş yavaş şöhretin tadı ile bası dönmeye başlayan yarışmacılar, heyecanlı heyecanlı gördükleri ilgiyi anlatıyordu. Bir şef adayı:

 

- Buraya gelirken sosyal medyada 250 takipçim vardı, şimdi 250 bin oldu, dedi sırıtarak.

 

Şeflerden biri, diğer yarışmacılara da eski ve yeni takipçi sayılarını sordu.

 

Hepsinde en az bin kat artış vardı.

 

En genç yarışmacı, güleç bir yüzle:

 

- Hiç tanımadığım akrabalarım çıktı şefim, dedi.

 

Hanım yarışmacı el kaldırdı:

 

- Hafta sonu bir günlük izinde memlekete gittim. Bütün bir şehir benden şampiyonluk bekliyor.

 

Yolda önümü kesip “Getir o kupayı” diyenler oldu. Erkek bir şef adayı, başparmağını omuzunun üzerinden arkadaki kıza doğru salladı:

 

- Evlenme teklifi alan bile var şefim.

 

Kız dâhil, herkes güldü.

 

En iddialı yarışmacılardan biri:

 

- Şefim, dedi. Çok sasırdım.

 

İnsanlar sokakta tanıyor, evimiz dolup taşıyor. Buranın önemini daha iyi kavradım.

 

- Ya, dedi şef, artık sorumluluklarınız daha çok arttı çocuklar.

 

Bundan sonra daha…

 

Son konuşan iddialı yarışmacı, parmak kaldırarak şefin sözünü kesti:

 

- Çok özür dilerim, bir şeyi unuttum şefim, bunu söylemem lazım. (Beyaz önlüğünün cebinden küçük bir kâğıt çıkardı. Tebessüm etti.) Unutmamak için yazmıştım... Şefim, dün öğleden sonra kaldığımız evin önüne bir hanım geldi. Taa Ümraniye’den geliyormuş. Aramış taramış, önce stüdyoyu, sonra evi bulmuş. Çok sasırdım. Benim için gelmiş. İsmi Nebahat Çakıroğlu şefim. Çok samimi, çok tatlı bir hanımdı.

 

Şef:

 

- Çok güzel… Neyse, şimdi yemek zamanı. Dün size hediye ettiğimiz bıçak takımı çantalarını açın, diye bağırdı.

 

Tezgâhlar, musluklar, robotlar, yemek malzemeleri arasında rutin koşuşturmalar başladı.

 

“… Taa Ümraniye’den geliyormuş. Aramış taramış, önce stüdyoyu, sonra evi bulmuş. Benim için gelmiş. İsmi Nebahat Çakıroğlu şefim. Çok samimi, çok tatlı bir hanımdı…” İddialı şef adayı, bu konuşmasından sonra takım çantasını açtı, kullanacağı bıçağa uzandı.

 

Aynı anda, Ümraniye Örnek Mahallesi'nde, yemek sofrasında oturan iki kişiden, erkek olanı büyümüş gözlerle, şaşkınlık ve öfkeyle izlediği televizyondan kafasını çevirip, masadaki bıçağa uzandı.

 

 

 

Sadık Söztutan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.