Nurcan’a açık mektup

Sesli Dinle
A -
A +

İşe ilk başladığın günü hatırlıyor musun Nurcan?
“Sıfırı tüketmiş vaziyetteyim. Annemle birlikte yaşıyorduk. Annem varlıklı bir kadın. Ama bir tartışma sonrası beni dışarı attı. Ortalıkta kaldım.”
Tam olarak böyle demiştin.
Daha önce yüz yüze tanışmamış olsak da eski bir gazeteciydin ve işi biliyordun.
Böyle başlamıştık.
***
Sonra kendine bir ev tuttun. 
Evden işe, işten eve, normal bir hayat yaşamaya başladın.
Her şey yolunda gidiyorsa, ya şükretmek veya korkmak lazım...
Tuttun âşık oldun!
***
“O da meslekten” demiştin, “ekonomi muhabiri.”
Beylikdüzü’nden Beşiktaş’a taşındın, flörtünün yanına... 
Ve daha bir yıl yeni dolmuştu ki; Metin, yani sevgilin, seni kendi gazetesine aldıracağını söyleyip bizden kopardı.
Duyduğum kadarıyla arkadaşının seni kendi gazetesine alma girişimi başarısızlıkla sonuçlanmış. Gazetesindeki “iç karışıklıklar yüzünden şimdilik kimseyi almıyorlar”mış.
Sen yeniden iş aramaya başlamışsın.
İşte bu noktada, işsiz ve parasız döneminde, seni işinden eden arkadaşın Metin “Eski iş yerine dava aç, fazla mesailerim vardı, kullanılmamış izinlerim vardı filan diye... İyi para koparırsın. Bu işsizlik döneminde ilaç gibi gelir” diye akıl vermiş.
Ve sen gerçekten de bu davayı açtın.
Mahkemeler genellikle çalışan lehine karar vermek üzere mesai yaptığı için, belgelendiremediğin hâlde kırk iki bin beş yüz lira (rakamla 42.500 lira) tazminat kazandın.
Oysa ikimiz de biliyoruz ki, “içeride” ne kullanılmamış iznin vardı ne de fazla mesain.
Keşke bir vakıf kurumuna bunu yapmasaydın Nurcan, üzüldüm.
Bir iş görüşmesine giderken mi yaşadın o talihsizliği?
Bana öyle dediler.
***
Haberin televizyon ve gazetelere yansıma biçimi şöyleydi:
“Sarhoş sürücü Beşiktaş’ta otobüs durağına daldı, bir kişi öldü, bir kişi ağır yaralandı.”
Ağır yaralı olan sendin. 
Hastaneye koşturdum. Ama sen komada olduğun için, göremeden geri döndüm.
***
Yirmi üç gün sonra yeniden hastaneye geldiğimde eşyalarını toplamakla meşguldün. Taburcu ediliyordun.
O ayaküstü sohbetimizde şu cümlenle beni şaşırttığının bugün bile farkında değilsindir:
“Abi, iyi ki o tazminat davasını açmışım. Biliyor musun, hastane masrafları tam o para kadar, kırk iki bin iki yüz lira (rakamla 42.200 lira) tuttu.”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.