‘Oğlum’ kelimesi dilini yaktı

A -
A +

Bizim emekli banka müdürü Feridun amca, neredeyse üç aydır görmediği oğlunu, hiç ummadığı bir yerde buldu.

 

Fatih Camii’nde cuma namazı kılarken öndeki safta ve tam da kendi hizasında…

 

******

 

Oğlu, evlendikten sonra, büyük şehri terk eden trenin geride bıraktığı evlerin giderek seyrekleşmesi gibi, gitgide azalan baba ocağı ziyaretlerini üç aydır hepten bırakmıştı.

 

İki semt ötede oturmasına rağmen…

 

******

 

Birinci rekâtta ve ayaktaydılar.

 

Feridun amca, oğlunun saçlarına baktı, “Düzgün tıraş olmuş. Belki de cuma namazı için özel hazırlanmıştır” diye düşündü.

 

“Ama eyvah… Bu yaşta, yer yer bir iki beyaz kıl var saçında. Acaba evlendikten sonra mı kırlaştı bunlar? Mutsuz mu yoksa? Kulakları da bana benziyor. Oğlum benim, namaz nasıl da yakışıyor.”

 

******

 

Delikanlının giydiği montun arkasındaki yazıyı yazan yenilikçi bir tüccar olmalı…  

 

Çok kullandığımız bir sözü İngilizceye çevirip monta basmışlar:

 

‘Vefa is not only the name of a city’ diyor bir yuvarlak halkanın etrafına dolanarak…

 

Yani, ‘Vefa sadece bir semt ismi değil’ demek oluyor.

 

Feridun amca, oğlunun kendisinden daha çok annesini üzen kayıtsızlığını düşündü ve “Âdeta vefasızlığı mühür yapıp sırtına yapıştırmışlar da haberi yok çocuğun” dedi içinden…

 

******

 

Oğlu rükûdan doğrulup ellerini yana salıverdiğinde parmağında yüzük olmadığını gördü.

 

Aklından, “Acaba takmıyor mu, yoksa abdest alırken çıkardı da takmayı mı unuttu? Ama abdestte çıkarmaya gerek yok ki, parmağında oynatsa yeter” diye geçirdi.

 

******

 

İkinci rekâta kalktıklarında oğlunun pantolonuna baktı:

 

“Kot pantolon giymiş ama paçaları yırtık gibi… Ne bu şimdi, moda mı?” 

 

******

 

İkinci rekâtın sonunda oturduklarında, oğlunun sağ ayak parmaklarını yere koyup, tabanını dikerek oturduğunu memnuniyetle gördü.

 

“Güzel; tam tarife uygun” dedi. “Ama... Güzel olmayan, çorabının taban kısmı eprimiş, teni görünüyor” diye düşündü.

 

******

 

Sağa doğru selam verirken, iki rekâttır kaçamak bakışlarla süzdüğü kişinin oğlu ile ilgisiz, bambaşka bir yüz olduğunu gördü Feridun amca.

 

İştahla kırdığı cevizi çürük çıkmış bir nasipsiz gibi… susuzluktan dudakları çatlamış da ağzına doğru uzattığı dondurmayı yere düşürmüş kısmetsiz gibi… saatlerdir heyecanla beklediği yolcusu trenden inmemiş bir talihsiz gibi... boşlukta hissetti kendini…

 

- Ah oğlum, dedi derin bir nefes boşaltarak, kelime dilini yakmış gibi yüzünü buruşturdu.

 

Sadık Söztutan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Fuat Bayramoğlu 9 Şubat 2025 17:23

Efendim, bu hafta da Size ve @turkiyegazetesi çok teşekkür ediyorum. Feridun amcanın vefasız oğlu, anne ve babasının acımasızca yaktığı yüreklerin, Kartalkaya faciasındaki yangından daha beter olduğunu, ancak ileriki yaşlarda, Baba olduğunda anlayacak. Anlaşılan, yangın devam ediyor