Pırlanta çocuk

A -
A +

Komşumun derdi büyük. Oğlu âşık olmuş…

 

Çocuğu ben de tanıyorum elbette. Atakan saygılı, efendi, güler yüzlü, görece (yani nispeten) yakışıklı bir delikanlı…

 

Dilay ile olmadık yerde, olmadık şekilde tanışmışlar. Atakan genç yasta, emlak piyasasında hatırı sayılır bir yer edinmişti.

 

Patronunun konuşmacı olarak katıldığı bir panele birlikte gitmiş, lüks oteldeki öğle yemeğinde, şef Dilay ile göz göze gelmiş.

 

Böyle başlamış. Tanışmalarının üzerinden üç buçuk ay kadar geçmişti, Sevgililer Günü geldiğinde…

 

Atakan tam otuz taksitle, sanırım 50 bin liraya, (o günün kuruna göre 1.500 dolara) bir pırlanta yüzük satın aldı. Bu pahalı sürpriz, 0,39 karat, göz kamaştırıcı detayları ile özel bir tasarımdı.

 

Pırlanta hangi kadını mest etmez ki?

 

 “Paketlemesi bile çok çok güzeldi, hele ışıklı kutuya bayıldım” demişti Dilay. Yo yo, kız basını alıp gitti diye üzülmeyin. Dilay zaten Atakan için –nasıl diyelim- biraz “fazlaydı.”

 

Fazla kültürlü, fazla güzel, fazla eğitimli ve fazla yaslı… (İki yas büyüktü.) İlişkileri, önce sağanak yağmur gibi başlamış, sonra giderek çise ve nihayet seyrek damlalara dönmüş, sonunda dinmişti.

 

Dilay, Atakan’ın sosyal medya hesaplarını takipten çıkmış, telefonunu bile engellemişti.

 

Flört sırasında hayatlarına giren ortak tanıdıklardan biri, Dilay’ın bir siyasetçi ile nişanlandığını söylediğinde, Atakan, satın aldığı pırlantanın yirminci taksitini ödemişti.

 

Dilay’ın oğlu olduğunda ise son taksiti…

 

Komsumun derdi büyük.

 

Oğlu âşık olmuş, bir sürü hayal kurmuş, zaman içinde Dilay’ı ailesi ile tanıştırmış, evleneceklerine mutlak gözle bakarken, kız arkadaşının uzaklaşması sebebiyle sonunu getirmemişlerdi.

 

Apartmanın önünde, arabadaki oto yıkamadan kalan ıslaklıkları kuruluyordum. Atakan apartmandan çıktı, motosikletine yöneldi.

 

- Kolay gelsin Muzaffer abi, dedi.

 

- Merhaba Atakan, dedim. Pek huyum olmadığı hâlde nereye gittiğini sordum. (Çünkü bir ahlak kuralıdır; birisine nereye gittiğini, nereden geldiğini sormamak lazım. Yalan söylemeye zorlayabilirsiniz.)

 

- Sorma abi, dövmeciye gidiyorum. (Dilay yazan sol kolunu gösterdi.) İsim yerine aslan dövmesi yaptıracağım ama kapanmaz sanırım. Beş harfi kapatabilmek için bir hayvanat bahçesi yaptırmam gerekebilir, dedi sırıtarak…

 

 

 

Ne yazık ki gelen güzel mesajları buradan cevaplama imkânı yok, teşekkür ederim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Fuat Bayramoğlu23 Şubat 2025 11:25

Hikaye MÜthiş. Pırlanta çocuk olmak , öyle kuyumcudan pırlanta yüzük almakla olmuyor. Oyunu kuralına göre oynamazsanız ofsayta düşebilirsiniz. Hatta son taksidi öderken, Dilayın çocuğunun resmini görebilirsiniz. Gülü koklamadan evvel, Gülün yetiştiği toprağa iyi bakmak gerekir diye düşünmeli insan

Fuat Bayramoğlu22 Şubat 2025 20:05

Efendim merhaba. Önce cumartesi öyküsü için çok teşekkür ederim. Bolu'da hava muhalefeti nedeniyle, bugün gazete elime ulaşmadı. Bu çok nadiren olan bir olay. Öykü'yü buradan okumak nasip oldu. Efendim Size ve Türkiye Gazetesi'ne çok teşekkür ve dualar ediyorum .