Pomat bir format

A -
A +

Maç maç, daha çok maç diye sinekten yağ çıkaran bu formatı seven var mı?

 

 

 

l İrfan Can el mecbur, En-Nesyri tercihi doğru gibi. Anlaması ve anlatması zor olan şu. Sahadaki iki Türk, millî takımın değişmez isimleri. Yabancılar desen, her biri dünya çapında. Peki, niye olmuyor?

 

l Twente, maça ev sahibi gibi başlıyor. Yani baskılı ve atak. Göz açtırmıyorlar. İki pas yapıp rakip sahaya gidemiyoruz. Hemen geri koşup topun arkasına geçiyorlar. Kantara koysan, bizimkilerin kariyeri onları havaya zıplatır. Ama sahaya yansıyan oyun bunu yalanlıyor.

 

l 20 ile 25 arası biraz atak göründük ve iki gol kaçırdık (En-Nesyri, Oosterwolde). Sonrası yine mahkûmiyet. Vlap ile attılar, Regeer ile kaçırdılar. İlk yarıda 1.91’lik Vlap’ın gerçekten “pis” vuruşuna boyun eğdik.

 

l Benim dikkatsizliğim olmalı; Tadic’in sahada olduğunu, Van Rooij ile didiştiği 39. dakikada fark ettim. Paslarımız cılız, presimiz zayıf. Görüntü umut vermekten çok uzak.

 

 

Livakovic direniyor

 

 

l İkinci yarı da Twente ataklarıyla başladı. Özellikle Van Bergen’in şutlarında kalecimiz Livakovic formdaydı. 

 

l Ve Mourinho 62. dakikada müdahale etti maça… Saint-Maximin ve Dzeko oyuna girince rakip kaleyi hatırladık. Amrabat gecenin asistini yaptı, Tadic de golcü dokunuşunu…

 

l Bu şartlarda, bu oyunla buna da şükür diyeceğiz. Milan’ın, Atletico Madrid’in, Real Madrid’in, Bayern’in, PSG’nin yenildiğini düşünürsek. Gerçi futbolcuyu mekanik bir makine gibi gören bu sistemi sevmedim, o da ayrı… Al formatını pomat gibi başına sür diyesi geliyor insanın…

 

 

Maçın adamı: Dominik Livakovic

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.