Hissedebildiğim kadarıyla, Hollanda maçındaki çirkinlikler yüzünden Türk insanın kalbi Hırvatistan’a meyletmişti. Bunda tabii insanoğlunun sürprizi sevmesinin doğal sonucu da vardı.
Maçtaki ilk şut 25. dakikada geldi. Hücumu hiç düşünmeyen ve kale önüne etten duvar ören Hırvatistan’ın çekilmez oyununun etkisi de vardı bunda şüphesiz.
Yarım saat bittiğinde Alvarez getirdi, Livakovic çaresizce onu indirdi, penaltı. Messi klas vuruşuyla hem final kapısını açtı hem de Batistuta’yı geçerek Arjantin’in kupalardaki en golcü ismi oldu.
Ama bu maç Alvarez’in maçıydı; yine müthiş taşıdığı topu ağlarda bitirdi. İki golde de Hırvat savunmasında Lovren ve Gvardiol’un saçmalıkları vardı.
Böylesine üst düzey maçta iki fark yapmış bir Arjantin’den tur koparmak imkansıza yakın… Zlatko Dalic’in çaresizce oyuncu değişiklikleri de gidişatı çeviremedi.
Tam tersine Messi’nin şovunu izlemek zorunda kaldı. 10 numara illüzyon gösterisi ile Alvarez’e al da at dedi.
Böylece, bir önceki dünya kupasının finalini oynayan Hırvatistan, Avrupa’nın futbol generalleri Suker’in, Bilic’in, Asanovic’in, Boban’ın, Prosinecki’nin küçük kardeşleri, bu kez yarı finalden eve döndü.
Neymar’ın, Ronaldo’nun, Kane’in, Busquets’in gözyaşlarıyla ıslattığı Katar çimlerini pazar günü Messi’nin teri ıslatacak artık..
Maçın adamı: Lionel Messi