¥ İlk devre bittiğinde notlarıma baktım; tembel öğrencinin sınav kâğıdı gibi, bomboş… Koskoca 45 dakika uçup gitmişti, iki pozisyonla… Kaleyi bulan tek Kerem şutu. Bir de Alanya’nın atağında Nelsson’un ters vuruşunu Muslera’nın çelmesi… Bu…
¥ Sağ çizgiden sol çizgiye sayısız pas, oradan ceza sahasına ortalar, Alanya defansından çokça kornere atılan toplar… İnsanın aklına “Diagne olsaydı oraları karıştırır, gol veya penaltı üretirdi” diye geliyor.
¥ Fatih Terim, ölü toprağını atmak için üç değişiklikle girdi ikinci yarıya… Ancak isimler değişmiş, gidişat değişmemişti. Bütün Alanyalılar sahanın her yerinde savunma yapıyor, tehlikeli karşı ataklarla gol kaçırıyordu.
¥ Galatasaraylı futbolcuların birer acemiler mangasına dönüşmesini sadece yorgunluğa bağlamak yeterli mazeret miydi?
¥ Fatih Terim ilerleyen dakikalarda da oyuncu değiştiriyor, gidişatı değiştiremiyordu. Davidson kaçırıyor, Emre Akbaba’ya Muslera dur diyordu.
¥ Başta Yedlin olmak üzere neredeyse hiçbir futbolcu kendi standardına yaklaşamıyordu sarı-kırmızılılarda. Kimi çıkarsan olurdu yani.
¥ Ee, bir maçta bu kadar isteksiz ve beceriksiz olursan birileri faturayı dayardı burnuna… Borja’nın defalarca yaptığı ortalardan birine Candeias vurdu, Muslera müthiş reflekse ancak çelebildi ama maçın genelindeki gösterge Portekizlinin ikinci vuruşuyla tabelaya asıldı.
¥ Mehmet Akif’in sözüdür: Tarihi ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? Galatasaray’ın geçen sene bu statta yenildiği Alanyaspor’a bir kez daha mağlup olmasına, bu kez çırağın ustayı mat edişinin hüznü de eklendi.
MAÇIN ADAMI: Collins Awaziem