Bilâl-i Habeşî'nin son ezanı!..

A -
A +

Bilâl-i Habeşî (radıyallahü anh) son anlarını yaşıyor ve “Oh, ne tatlı! Artık Resûlullah ve Eshâbı, arkadaşları ile buluşacağım” diyordu...

 

 

 

 

 

Eshâb-ı kiramın Resûlullah Efendimize muhabbeti -3-

 

Bilâl-i Habeşî (radıyallahü anh) Peygamber Efendimizin en meşhur müezziniydi. Eshâb-ı kiramın önde gelenlerinden ve ilk Müslümanlardandı. Aslen Habeşistanlıdır. Müşriklerin görülmemiş işkencelerine katlanarak Peygamber Efendimize sadakatli bir hayat yaşadı. Peygamberimizin vefatından sonra, duyduğu ayrılık acısı ona çok ağır geldi. Resûlullaha (sallallahü aleyhi ve sellem) duyduğu derin muhabbetiyle her gün içi yanıyor ve  gözyaşı döküyordu.

 

Nihayet Medine’de kalmaya dayanamadı ve Şam’a gitmeye karar verdi ve oraya gidip yerleşti. Hazret-i Ebû Bekir devrinde orada yapılan savaşlara katılarak cihad etti. Hazret-i Ebû Bekir’in vefatından sonra da Şam’da kalmaya devam etti... Hicretin on altıncı senesinde Hazreti Ömer, ordusuyla Şam’a geldiğinde, Bilâl-i Habeşî hazretleri de orduya katılarak Kudüs’e gitti.

 

Kudüs’te, Hazret-i Ömer, Resûlullah’ın vefatından bu yana ezan okumamış olan Bilâl-i Habeşî’ye ezan okuması için ricada bulundu. Israrlara dayanamayarak bir namaz vaktinde ezan okudu. O, ezan okumaya başlar başlamaz, Hazret-i Ömer ve oradaki Eshâb-ı kirâm, Peygamber Efendimizin zamanını hatırlayarak hepsi hasretle gözyaşı döktüler.

 

Bilâl-i Habeşî, bir müddet daha Şam’da kaldıktan sonra bir gece rüyasında Resûlullah Efendimizi gördü. Efendimiz, “Beni ziyâret etmeyecek misin yâ Bilâl?” buyurdu. Bu rüya üzerine Medine-i Münevvere’ye gitti. Medine’ye varır varmaz Resûlullah’ın kabr-i şerîfini edep ve hasretle ziyaret etti. Hasret ve muhabbetle gözyaşı dökerek uzun müddet ağladı...

 

Bu sırada Peygamber Efendimizin mübarek torunları Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin, onu görüp boynuna sarıldılar. Ondan ezan okumasını ısrarla rica ettiler. Onların bu ısrarına dayanamayan Bilâl-i Habeşî, bir sabah namazı vaktinde ezan okudu.

 

Resûlullah’ın mescidinden Bilâl-i Habeşî’nin sesiyle yükselen ezanı duyan Eshâb-ı kirâm, kadın, erkek, çoluk çocuk sokaklara döküldü. Hepsi, Resûlullah Efendimizle geçirdikleri o saadetli, güzel günleri hatırlayıp çok ağladılar.

 

Bilâl-i Habeşî, ezanın “Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah” kısmını okurken, orada sevgili Peygamberimizin ism-i şerifi geçince kendini tutamayarak ağlamaya başladı. Gözyaşları içinde ezanı güçlükle tamamladı.

 

O gün, sanki Resûlullah’ın hayatta olduğu günlerden bir gün yaşandı. Eshâb-ı kirâm, Peygamber Efendimize olan hasretleri ve derin muhabbetleriyle ağlaştılar ve o günleri yad ettiler. Bu ezan, Bilâl-i Habeşî’nin okuduğu son ezan oldu.

 

Birkaç gün daha Medine’de kaldıktan sonra Şam’a döndü. Ancak yolda ağır şekilde hastalandı. Güçlükle evine ulaşabildi; bu onun son günleri oldu. Vefat edeceği sırada büyük bir sevinç içindeydi:
“Oh ne tatlı! Artık Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem ve Eshâbı, arkadaşları ile buluşacağım” diyordu. Sonra Kelime-i şehadeti söyleyerek vefat etti. O, hasretini çektiği sevdiklerine kavuştu. Ümmet ise hep hasretle onun hatırasını yâd edecek…

 

Kabr-i şerîfi Şam’dadır. Allahü teâlâ cümlemizi onun şefaatine nâil eylesin. Âmin.

 

 

 

Salim Köklü'nün önceki yazıları...