Gazi Mustafa Kemal, 15 Mart 1923 tarihinde ziyaret ettiği Adana'da, İskenderun'dan gelen 6 kişilik bir heyetin başındaki zat "Gazi Hazretleri, Hatay'ı ne zaman Fransız mezaliminden kurtaracaksınız?.." diye sorar. Heyette bulunanların hepsinin yanaklarından öptükten sonra Gazi, şu cevabı vermişti: "- Hele bizim işleri bir selamete eriştirelim, sizin üzüntünüzün sonunu o zaman getireceğim..." Cumhuriyet Gazetesi'nin o dönemde Ankara Temsilcisi olan Mekki Sait Esen, Atatürk'ün 19 Mayıs 1938 günü Büyük Millet Meclisi'nde yapacağı konuşma ile ilgili bilgi almak için, Atatürk'ün Meclis'teki odasında konuşurken, bir ara Cumhurbaşkanı kendisine "Siz burada biraz istirahat edin, şimdi Fransız Büyükelçisi gelecek, onunla konuşmamı siz de dinleyiniz" der ve odaya giren Büyükelçi M. Ponso'nun oturmasına bile meydan vermeden; "Ekselans, devletiniz 22 Aralık 1936'da bizimle müzakere ederken ve Türkiye ile anlaşma yapması icap ederken, Suriye ile anlaşmışsınız. Bu bizi üzmüştür. Ben Milletime söz verdim. Türklerin çoğunluğu bakımından Hatay'ın bize iltihakı icap eder, 5 Temmuz günü askeri birliğimle Hatay'a geliyorum..." diye çıkışır. Ardından ayağa kalkıp elini uzatarak Büyükelçinin dışarı çıkmasını bekler. Sonra beni, yan koltuğa davet ederek bir anısını anlatır: "Bir süre önce Başbakan İsmet İnönü, Mareşal Fevzi Çakmak ve Orgeneral Fahrettin Altay ile İstanbul'da buluştuk. Gece Ankara'ya dönerken trende bir hayli sohbet ettik. Eskişehir'e varınca 'Tarihi bir olayla karşı karşıyayız. Ben Devlet Başkanlığını bırakarak Hatay'a gideceğim ve Hatay meselesinin nasıl çözümleneceğini bütün dünyaya göstereceğim. Sizler de dış ülkelere karşı, Mustafa Kemal başkaldırdı, der ve beni serbest bırakırsınız.' Sözüm, İsmet İnönü'nün itirazına sebep oldu. Ben de kendisine, sen bu işe inanmıyorsan çekilirsin, ben paşalarla bu işi en kısa zamanda bitiririm, dedim." Fransa Büyükelçisine verilen mesaj üzerine Fransızlar kısa bir süre sonra "Hatay konusunda size verilen sözü yerine getirmek maksadiyle 3 Temmuz 1938 günü anlaşma yapılacak, askeri birliklerimizi geri çekeceğiz..." mesajı gelmiş. Mekki Sait Esen, Atatürk hastalanınca, Mareşal Fevzi Çakmak'ın muteber komutanlarından Albay Şükrü Kanatlı'nın askerî birlikleriyle, donanmaya bağlı bir filo ile İskenderun'a çıkarma yaptıklarını şöyle yazmış notlarına: "- Şükrü Kanatlı Albay'ı İskenderun rıhtımında karşıladım. Kır atına binerken 'Ya bismillah, Allah gazamızı mübarek etsin' dedi. Rıhtım ana-baba günüydü. Halkımız, ellerinde bayraklarımızla, konfetilerle coşkun bir tezahürat yapıyorlardı. Hatay ise tam bir bayram coşkusunda idi. Bir gün önceden ev hanımları, sokakları sabunlu sularla yıkamıştı. Binlerce kişi ellerindeki bayraklarla iki tarafa dizilmişti. Hükümet konağı önünde Fransız subayların komutasında Fransız askerleri, Albay Kanatlı ile askerlerimizi selamlıyordu. Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen ile ailesi ise sevinç gözyaşlarına boğulmuşlardı adeta.