Bir anda tepetaklak olduk! Üstelik çaresiziz...

A -
A +

Senelerdir ara ara gündeme getirdiğimiz büyük İstanbul depremi var. Birinin dediği diğerininki ile tutmayan uzmanlarımız, çürük binalarımız, hazırlıksız vatandaşlarımız, bize yetmeyen acil toplama alanlarımız, fırsatçılarımız... Efenim say say say bitmez, çünkü var oğlu var. 

 

600 BİN ÇÜRÜK BİNA

 

 

Her depremde aynı korkuyu yaşayıp sonrasında rutinimize devam ediyorduk ama bu defa öyle olmadı. İstanbul'daki 6,2'lik depremin ardından resmen tepetaklak olduk. Şansımız kısa sürmesiydi ki inanın o şiddetle devam etseydi, televizyon programlarında bahsettikleri 600 bin çürük binanın bence hepsi yıkılırdı. 

 

Zaten kararan içimizi daha da karartmak istemem, senaryoyu hepimiz kafamızda canlandırıyoruz, Allah yaşatmasın diyor, önü ve arkasından bahsetmek istiyorum. 

 

SIFIR HAZIRLIK

 

 

Çok net! Kimse hazırlıklı değildi... Affınıza sığınarak yazıyorum ama maalesef bu konuda cahiliz. Evet deprem ülkesiyiz, evet çok fazla can kaybı yaşadığımız afetlerimiz oldu ama tecrübesiziz. Bakın bir arkadaşım aradı, yeğeninin gösterisini izlemek için gittiği okulda yakalanmış depreme. Diyor ki, sahnede çocuğu olan anne babalar onların yanına doğru önlerine bakmadan aynı anda koşmaya başladı. Ön sıralardaki küçük çocuklar ise ezilme tehlikesi geçirdi, korkunç yahu...

 

**

 

Çuvaldızı kendime de batırayım. Depremde dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili onlarca haber yapan ben. Anlık cehalet diyorum ya, evimiz yüksek giriş binanın dış kapısı ile aynı hizada, kalabalıktık da oğlumun gösterisini izlemek için babaannesi, halası, kuzeni, büyük yengemiz gelmişti. Kahvaltı ederken yakalandık, ilk iş 3 küçük çocuğu can havli ile sokağa atmak oldu, sonra büyükler çıktı. Ben kaldım evde, "çocuklar montsuz mont alayım, ocağı kapatayım, çantamı bulayım, anahtarı unutmayayım" derken deprem bitti zaten. Ne bir deprem çantamız vardı, ne de bilinçli hareket ettik. 

 

** 

TOPLANMA ALANI MI?

 

 

Toplanma alanları yeterli mi? Ya da size sorayım yakınınızda toplanma alanı var mıydı? Benim yoktu, cami bahçesine sığındım. İnsanlar park, bahçe ve sahillere akın etti. Deprem konusunda önceliğimiz sağlam binalar olmalıyken ikinci sırayı ise toplanma alanları almalı. Üzgünüm yetersizdi, insanlar balık istifi gibiydi...

 

FIRSATÇI AKBABALAR!

 

 

Her kaosta sahneye çıkan fırsatçıları es geçmeyelim. Çadır, battaniye, powerbank, uçak - otobüs biletleri, ev fiyatları... Nasıl bir fırlama ama. Yine bir arkadaşın anlattığını özetle aktarayım, şehir dışındaki ailesi, uzaktan çalıştığı için kendisini memlekete davet ediyor. O da eşi ve çocuğunu da aldığı gibi Esenler Otogarı'nın yolunu tutuyor. En erken 5 saat sonrası için bilet bulabiliyor. O süreyi otogarda değil de dışarıda bir mekânda geçirmek isteyince taksiyi çeviriyor. Gideceği yer de 10 dakika uzaklıkta. Taksicinin ilk sorusu malum 'nereye gideceksiniz?' oluyor. Mekânı söyleyince "Başka taksi bak abi benim bir müşterim gelecek" deyip önüne dönüyor. 

 

ÖLÜMLE YÜZ YÜZE GELMEMİŞ GİBİ...

 

 

Arkadaş da "Kardeş bizim bir yere götürebilmen için kaç kilometrelik bir mesafe olması lazım? Söyle ona göre sana bir yer söyleyelim!" diyor. Laf kalabalığı yapınca "Yahu gerçekten merak ediyorum. Bir taksici olarak asgari götürme mesafeniz nedir? Cevap versene!" diye üsteliyor. Eşi araya girince sakinleşiyor ve başka bir taksi bulması 20 dakika sürüyor.

 

Otogara döndüğünde ise büyük bir kalabalıkla karşılaşıyor, her yer ana baba günü. Bir kadının 2'li bankı şahsi alanı gibi gasbetmesine sinirlenmiş, saatlerdir ayakta olan eşi ve çocuğuna yer vermesini isteyince terslenmiş. Kendi kendine sorgulamış yaşadıklarını bana da "Bütün bunları neden yadırgıyorum? Çünkü sanki birkaç saat önce ölümle yüz yüze gelmemişiz gibi insanların davranmasını anlamıyorum. 13 saniye süren deprem 23 saniye sürse belki otogardakilerin yarısı hiç orada olmayacaktı." diyor. Oldukça da haklı... 

 

ASIRLIK BİNALARIMIZA GERİ DÖNDÜK

 

 

Deprem sonrası birkaç saat sokaklarda kaldık. Aklım hep Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerdeki vatandaşlarımıza gitti. Nasıl yaptılar, nasıl ettiler? Aylar sürdü, kışa denk geldi... Akşama doğru hava daha da soğuyunca paşa paşa asırlık binalarımıza döndük. Diken üstünde sabahladık. Peki ne yapabiliriz ki? Hiçbir şey, nereye kaçalım, nasıl tedbir alalım? Bir başımıza yapabileceğimiz şeyler değil. Hepi topu deprem çantası hazırladım, onu da alıp dışarı çıkmak nasip olur mu Allah bilir. 

 

UMARIM DÜZELİRİZ

 

 

Son yaşadıklarımızın bize ders olmasını umuyorum. Senelerdir dillerde olan ama icraata gelince havada kalan kentsel dönüşümün önceliğimiz olmasını diliyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.