Antalya Diplomasi Forumu’nun en çok ilgi gören oturumlarından biri, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile gerçekleştirilen bire bir söyleşi oldu. Bu özel oturum için ayrılan salonun katılımcı ilgisine yetersiz kaldığını söylemek yanlış olmaz.
Lavrov, kendisine yöneltilen tüm sorulara verdiği cevaplarla, konulara hâkim usta bir diplomat olduğunu gösterdi. Kurduğu cümlelerde, özellikle satır aralarını daha kıymetli buluyorum.
Enerji güvenliğinden, küresel sistemin yeniden şekillenmesine, ABD-Rusya, ABD-Çin ilişkilerinden çok kutuplu dünya düzenine, Ukrayna krizinden Zelenskiy’ye uzanan geniş bir yelpazede tarihsel referanslarla zenginleştirilmiş kapsamlı cevaplar verdi.
Bu oturumda dile getirilen konular tüm haber kanalları tarafından detaylı ve geniş biçimde yayımlandı. Ben burada bunları tekrar etmektense Lavrov’un mesajlarından bazı çıkarımlar yapmak istiyorum.
Evvela şunu net bir şekilde ifade etmek gerekir: Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov gerçek usta bir diplomat. Oturumu takip eden uzman, yorumcu ve analistlerin büyük çoğunluğunun ortak kanaati buydu.
Lavrov gayet açık tanımlarla, sade ama net ifadelerle yeni dünya düzenine Rusya’nın bakışını ve bu denklemdeki yerini teyit etti.
Benim oturumdan çıkardığım temel noktalar şöyle:
- ABD’nin mevcut politikaları ne kadar farklı bir çizgide ilerlese de Lavrov’un ifadelerine göre Trump, Rusya ve Çin ile ilişkilerde daha dengeli noktaya varılması gerektiğine kanaat getirecektir.
- Gerçi Lavrov, her türlü konuyu tartışabildiklerini de defalarca ifade etti.
Lavrov’un söylemlerinde dikkati çeken bir başka unsur da tarihsel referanslarıydı. Tüm argümanlarını geçmişteki Rusya ile Batı ittifakı arasındaki diyaloglara dayandırıyordu.
Öte yandan, güven kaybı konusunda Rusya’nın pozisyonunu tüm açıklığıyla ortaya koydu ve dünya kamuoyunun da artık bu tezleri gördüğünü dile getirdi.
Ve bence çok kutuplu dünya meselesi Rusya’nın en önemli stratejik başlığıdır.
Rusya Dışişleri Bakanı, bu yılki Antalya Diplomasi Forumu’nda dile getirdiği görüşleriyle, geçen yılki çizgisini tekrar etti, hem de güçlendirdi. Aslında Lavrov’un söylemleri, Putin’in uzun zamandır çok kutuplu dünya dizaynı konusundaki tutumu ve politikalarına ışık tuttu.
Lavrov’un özellikle Avrasya kıtasıyla ilgili verdiği örnekler gayet yerindeydi. Dünya üzerindeki tüm merkezlerin kendine has örgüt ve ittifakları olduğunu, sadece Avrasya’nın bu denklemde devre dışı kaldığını belirtti. Bugün gelinen noktada ise Lavrov’a göre, Avrasya’daki her ülke -büyüklüğü ne kadar olursa olsun- kendi geleceğine dair söz söylemek, kendi millî çıkarlarını gözetmek zorunda.
Oturum boyunca çok kutuplu dünya modeli vurgusu yapan Lavrov, bu modelin dünya güvenliği açısından zorunluluk olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin Avrasya açılımları dikkatle incelendiğinde, Lavrov’un çizdiği Rusya yaklaşımının bölgede karşılık bulduğunu söylemek mümkün.
Lavrov, Avrasya’daki ittifaklar ve teşkilatlardan söz ederken, Türk Devletleri Teşkilatı da dâhil olmak üzere tüm bölgesel oluşumlara değindi. Doğrudan içinde yer alamasalar da bu tür yapıları olumlu karşıladıklarını ifade etti.
Sevil Nuriyeva'nın önceki yazıları...