Bir bayram daha geride kaldı. Sevinciyle, hüznüyle... Sevinciyle çünkü: Sevenlerin sevilenlerin, sayanların sayılanların, dost, arkadaş ve akrabaların hatırlanıp hatırladıkları neşeli günler... Ziyaretler yapılır, ikramlarda bulunulur, ufak tefek kırgınlıklar unutulur, yüzler daha çok güler. Bayram ya! Büyükler daha hoşgörülü olur, çocuklar daha bir neşeli, rengarenk giysilerle cıvıl cıvıl... Sevmenin ve saymanın sanki başka boyutudur bayramlar. Yakınlaşmanın fırsat kapısı... Fakir insanların dahi güldüğü anlar... Hatırlanınca dostlar, yakınlar ya da sevenlerin sevilenleri... Hatırlanmak can suyu gibi gelir, fark etmez ölü ya da diri... Yeşertir gönülleri, bir dua, bir muhabbet, bir sevgi... Açan çiçekler gibi sevinç; yumak yumak... Her bayram sonu yeniden başlar hayat, yeni bayramlara kadar... Hüznüyle çünkü: Her bayram gelişinde ararsınız sevdiklerinizi ya! Bulamazsınız. Ulaşılmaz uzaklıktadırlar; kimi vatandan, kimi anadan, babadan, yardan... Bir boşluk vardır var olanın yerinde. Hiç unutamadığınız bir boşluk... Hasret, acı ve hüzün kaplar içinizi her bayram geldiğinde... Sevenler kavuştukça sevdiklerine; burkulur yüreğiniz "şimdi nerde onlar?" diye. Bir bayram daha geçti, sevinciyle hüznüyle... Sevdiklerinizle birlikte nice bayramlar görmeniz dileği ile... ** Bayramın verdiği pozitif enerjiden sonra olumsuzluklardan bahsedip negatif bir ortam oluşturmak istemem. Fakat kültür ve sanat dünyası ile ilgili olduğu için aşağıdaki tepkimi sizinle paylaşmak istedim. Geçtiğimiz günlerde ünlü Piyanistimiz Fazıl Say'ın Alman "Süddeutsche Zeitung" Gazetesi'nde çıkan yazısı üzüntü verdi. Sayın Say söyleşisinde diyor ki: "Biz artık azınlıkta kaldık, dışlanıyoruz. Çankaya'daki davete bile beni çağırmadılar. Böyle giderse, bir kızım var onu da alır yurt dışına giderim." Yukarıdaki haberle, Sayın Say'ın ülkeyi terk etmesi gündemde yerini alıverdi. Bu konuda şunu söylemek istiyorum. Sayın Say siz Türkiye'yi saymazsanız, Türkiye sizi hiç saymaz. Haa!.. "Ben tek adamım. Benim gibisi yok. Gidersem olay olur" diyorsanız, yanılırsınız. Merak etmeyin yeriniz hemen doldurulur. Sizi fersah fersah geçecek olanlar gelir. Bu ülke sizin gibi nicelerini yetiştirmiştir bağrında. Siz giderseniz "bu vatanın ekmeğiyle yetişen sonra da sırtını dönüp giden nankör" olarak kalırsınız. Benim asıl merak ettiğim "Biz artık azınlıkta kaldık, dışlanıyoruz" sözleri. "Biz" ne demek? "Azınlık" ne demek? Halktan birisi olarak pek anlayamadım. Eğer Türkiye'de bugüne kadar "Biz" diye bir grup varsa, diğerleri kim? Şimdiye kadar bu ülkenin "Biz" diye gizli sahipleri vardı da halk olarak biz mi bilmiyorduk? Eğer bunu muhalefet anlamında söylediyseniz, her muhalif olan ülkeyi terk ederse ne olur sonra? Bu vatanperverliğe sığar mı? Hani hepimiz Türk milletiydik? Yapmayın sayın Say! Bir davet için ülke terk edilir mi? Unutmayın. Siz sanatınızla uğraştığınız sürece bu ülke sizi baş tacı yapar. Yaptık da. Sayfalarımızda, ekranlarımızda yer verdik. Destekledik. Çünkü bu millet, dünya ülkeleri arasında sessizce yapılan kültürler arası üstünlük savaşının, sanatın kolları ile yapıldığının bilincinde artık. Yetişen her sanatçı bu ülke için elbette önemlidir, saygındır. Ama saymayan sayılır mı sayın "Say"? Hele hele halkı saymayıp "biz"in dışında görürseniz... Üstelik soyadınız bile "say" diye ikaz ediyor iken...