Bir tarihte, bir grup spor adamıyla birlikte Van’a gittik.
Günübirlik bir seyahatti.
Gidiş sebebimiz, yeni kurulmuş olan 'Çocuklar Futbol Köyü'nü yakından görmek, incelemek…
O zaman tersiydi ama şimdi artık oğlu babasından ünlü olduğu için öyle tanıtayım; spiker Güntekin Onay’ın babası Gündüz Tekin Onay öncülük etmişti bu projeye.
Bugün artık hayatta olmayan Gündüz Tekin Onay, ülke futbolunun altyapısına da üstyapısına da çok hizmet etmiş ender hocalardan biriydi.
Çocuklar Futbol Köyü, Van “denizi” sahilinde; yatakhane, yemekhane, futbol sahası birimlerinden oluşan küçük bir kompleksti.
Denizi, gölü haritada bile sevdiğim için, tesisler çok hoşuma gitti.
Minik futbolcularla sohbet ettik, kaynaştık, gözlerindeki “ateşi” gördük.
Sonra göl kenarında yürüyüş yaptık. Çocuklardan birisi yanıma yaklaşınca, dört beş kişilik bir grup da başımıza üşüştü.
İlk gelen açık tenli, güler yüzlü çocuk, bütün sempatikliğiyle gözlerime baktı:
- Abi benim yüzümü ezberle, çünkü ileride yine karşına çıkacağım. Hem de büyük bir kulübün futbolcusu olarak.
Ben de gülerek saçlarını okşadım:
- Tamam, zihnime kaydettim. İnşallah, ömrümüz olursa...
Çocuk da:
- Tamam, dedi. Şey, bir de imza istiyorum.
Az önceki sözleşmemizi imza altına alıyormuşuz gibi hissettim; işaret parmağıyla kalbini gösterdi:
- Burayı imzalayabilirsin.
Memnuniyetle imzamızı attık. Sonra çocuklar arasında oynanacak olan maçı izlemek için portatif tribüne geçtik.
Bana söz verip imza alan çocuk sağ kanatta oynuyordu. Birçok futbolcu değişikliği oldu ama o maçın tamamında oynadı. Farkını fark etmek için uzman olmaya gerek yoktu.
Maç bitip tribünden ayrılırken, “Umarım bahtı açık olur” diye geçirdim içimden.
Ama öyle olmadı.
Gündüz Hoca vefat edince o proje “akamete uğradı”, sonuçsuz kaldı yani.
Bugün artık üzerinden 16 sene geçti. O hevesli çocuklar ne oldu, kim bilir!
11 Ağustos 2020 günüydü.
Tarihi net hatırlamamın sebebi, o gün öğleden sonra bir dert yüzünden hastaneye yatış yapacak olmamdı.
Sabah bir telefon:
- Abi, bir tarihte sana söz vermiştim, yine karşına çıkacağım diye.
- Nerede söz vermiştin?
- Van’da... O, sen unutmuşsun bile…
Bir taraftan çocuğu “zihin yoruldu, yaş ilerledi, hastalık var” diye kelime kalabalığı ile oyalıyor, bir taraftan da Van seyahatinin fotoğraflarının bulunduğu dosyayı arıyordum, kopya çekmek için.
Buldum ve hatırladım:
- Hiç unutur muyum, sen sarı saçlı, sağ kanatta oynayan, efendime söyleyeyim...
- Tamam abi tamam, o evet. Ben bugün Galatasaray’a imza attım da onu söyleyecektim. “Söz tutan”ım ben de yani... ☺
- Maşallah... Hayırlı olsun. İsmin neydi senin?
- Oğulcan Çağlayan...