Abdüllatif Uyan

Müşrikler toplandılar. Haber bekliyorlardı. "Ömer, Muhammed'i öldürmüş!" haberini bekliyorlardı ki biri sevinçle bağırdı:

Hazret-i Ömer imanla şereflendi. Efendimize döndü. Ve gayet edeple:

Sevgili Peygamberimiz, Ömer bin Hattab'a sevgiyle bakıp onu dostça kucakladılar.

Az zaman geçti. Ve kapı çalındı. Bilâl-i Habeşi kapı aralığından bakınca, korktu.

İlk Müslümanlar oturmuş dertleşiyor ve "Ah ah! Kelime-i tevhidi bir kerecik olsun, şöyle yüksek sesle haykıramadık şu küffara karşı" diyorlardı.

Sevinçten her birinin yüzünde güller açtı. Herkesin içi içine sığmıyordu. Ne diyeceklerini bilemiyorlardı.

Yani yerlerde ve göklerde ve ikisi arasında ne varsa hepsi sizin taptığınız İlahın mülkü öyle mi

Ömer bin Hattab kız kardeşinin yanağındaki kanı görünce içi sızladı. Yaptığına pişman oldu.

Ömer bin Hattab, patlamaya hazır bir yanardağ gibiydi. Onlara döndü.

Ömer bin Hattab, Sevgili Efendimizi unutmuş, hızlı adımlarla kız kardeşi Fatıma'nın evine yönelmişti. Duydukları doğruydu.

Ömer bin Hattab'ın hiddeti arttı. Öfkesine öfke kattı. Nuaym'a döndü.

Hazret-i Hamza'nın iman etmesinin üzerinden üç gün geçmişti ki müşrikler acele toplandılar.

Hazret-i Ömer, bir gün dağ gibi heybetiyle Beytullaha doğru yürüyordu. Efendimizi bulacak, Onu ihtar edecekti. İkaz edecekti.

Kureyş müşrikleri, Hazret-i Hamza'nın Müslüman olma şokunu henüz atlatamamışlardı ki bir başkası iman etmek üzereydi

Sa'd bin ebi Vakkas (radıyallahü anh) Kûfe'de valiyken kendine ev yaptırmak istedi. Ancak arsanın yarısı bir Mecusinindi.

Resulullah Efendimiz, Hazret-i Cebrail'i ilk defa kırmızı yakuttan bir taht üzerinde Hira dağında gördü.

Resulullah Efendimiz ve Hazret-i Ebu Bekir, ikisi birlikte Mekke'den hicret buyurdular.

Efendimiz, olanları anlattı Hazret-i Hatice'ye. O da teselli etti. Müjdeler verdi. Onu rahatlattı. Bu hâlin rahmâni mi, şeytani mi olduğunu sormak için Varaka bin Nevfel'e gittiler

Sevgili Peygamberimiz'in Cebrail aleyhisselamı ilk gördüğü gecenin ertesi, ramazan ayının 17'nci gecesiydi. Seher vaktiydi.

Efendimiz, ramazan ayı ortalarında, bir gece Hira Mağarasından eve dönüyordu ki bir ses duydu. Gaipten geliyordu.