Ata Karataş

Geçen hafta yazdık; ikili ilişkiler, vefa, yüz yüze bakabilmek, iz bırakabilmek, antrenör-sporcu ilişkileri, nankörlük v.s.

Çağımızda iletişim, teknoloji, bilim artık internet vasıtasıyla oluyor. Öyle hızlı gelişiyor ki bazen insanın teknolojiyi yakalaması zor oluyor.

Spor dünyada öyle bir güç haline geldi ki savaş halinde olan ülke insanları bile bir anda savaşı unutup spor sayesinde aynı ortamda bir araya gelebiliyorlar. Toplumlar bir anda her şeyi unutup, bir spor başarısında birlik beraberlik içersinde sevinebiliyorlar.

Güreş camiası doyumsuz ve memnuniyetsiz insanlarla dolu. Bazılarından sürekli eleştiri dolu sözler duyarsınız. Oysa bardağın dolu tarafına da bakabilseler ne kadar iyi olacak. Kanaat çok az insana nasip oluyor. Alın size örnek; İstanbul' dayız.

Geçtiğimiz hafta sonu çok yoğun bir gündemle koşturduk. Cuma günü Konya'daki Güreş Federasyonu yönetim kurulu toplantısına, bir gün sonra Kırklareli'de yapılan Yıldızlar Güreş Ligi maçlarına gittik. Üç günde 1800 km kara yolu.

Türkiye Birinci Güreş Ligleri sonuçlandı. Daha önce Serbest stilde Amasya Şekerspor'un şampiyonluğundan sonra Sakarya ve Ankara etapları sonrasında Grekoromen Güreş Ligi'nde Konya Şekerspor takım halinde mutlu sona ulaştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi gerçekten kıyasıya mücadele etti ve ikinci oldu. Ankara ASKİ ise biraz buruk ama Türkiye Şampiyonası'nda yine fırtınalar estireceğe benziyor.

Bu hafta sonu yoğun güreş trafiğine takıldık. Önce İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'nün organize ettiği ve üç gün süren 23.Uluslararası Cumhuriyet Kupası sonra Sakarya'da yapılan Grekoromen Güreş Ligi yarı final müsabakaları... Ayrı ayrı irdeleyelim:

Ülke olarak içinde bulunduğumuz bu zor günlerde, şanlı Mehmetçiklerimizden çok güzel bir haber geldi. Hindistan'ın Haydarabad şehrinde yapılan 4. Dünya Askeri Oyunları'nda Türk Silahlı Kuvvetleri Güreş Milli Takımımız 2 altın, 1 gümüş, 2 bronz kazandı. 96kg Mehmet ÖZAL, 74kg Ahmet GÜLHAN altın, 120kg Recep KARA gümüş, 74kg Hüseyin AKBURU VE 96kg Recep ÇAKIR bronz ile camiamızın gururu oldular.

Zaman Ankara'da çok çabuk geçiyor. Nerdeyse iki ayı doldurmak üzereyim. Ama gerçekten Başkan Osman Aşkın Bak'ın dediği gibi yapacak iş çok, zamanla yarışıyoruz.

Pazartesi günü Mersinli Ahmet Tesisleri'nin son halini görmek ve gerekli bakım, onarım ihtiyacını tespit için, ilçe spor müdürü ve Hakkı Başar, H.İbrahim Oktay ile beraber Sarıyer'de buluştuk.

Yazımıza değerli güreş antrenörü Muhammed Oruç'un vefatı ile başlamak istiyorum. Oruç Kadir Gecesi geçirdiği kalp krizi sonrası hayata gözlerini yumdu.

Grekomuz, Dünya Şampiyonasında yara aldı. Serbestin olimpiyat vizeleri sevindirdi. Yazımın hemen başında niyetimizin "üzüm yemek" olduğunu herkes bilsin. Buradan çıkaracağımız dersler var, şapkamızı önümüze koymalıyız artık.

Başkan Dr.Osman Aşkın Bak'ın dediği gibi, "Çok işimiz var." Önce basına bir göz atalım. Başarısızlığa daha geniş yer verilmiş. "Güreşte hezimet, minderde yaprak dökümü, dibe vurduk, mindere yapıştık."

BAKÜ- Böyükler Arasında Güleş Üzre Dünya Çempionatı için Bakü'deyiz. Organizasyonun başlığı yukarıdaki gibi sempatik. Türklere karşı sıcak bir ilgi var. Sürekli güzel sözlerle de karşılaşıyoruz, bazıları şöyle: Yahşi = güzel... Döşek = minder... Çeki otağı = tartı odası... Giyim otağı = soyunma odası... Muallim = antrenör... Kulağa çok hoş geliyor.

Önce kişisel bir bilgi: 13 Eylül'de Bakan onayı ile Güreş Federasyonunda görevlendirildim. Yeni görevime başlar başlamaz Mehmet Kocatepe, Osman Aşkınbak, Ahmet Ak, Sırrı Acar, İbrahim Cicioğlu, Gürsel Uzunca, Hanefi Uzunoğlu, Musa Aydın ve Bekir Çeker ile beraber Meclis Başkan Vekili Nevzat Pakdil ile yeni vekilimiz asrın şampiyonu Hamza Yerlikaya'yı ziyaret ettik.

Güreşte en önemli sınav yaklaşıyor. Milli takımlarımız Ankara'da TGV tesislerinde yüklemeleri bitirdi. Kadrolar belli. Temennimiz tüm sıkletlerde ilk sekize girip, Pekin 2008 vizesi almak.

Uzun süredir -özellikle grekoromende- Türk güreşçisinin lehine olan yeni kuralların bir kısmının değişmesi gündeme gelebilir. Serbestde uzatmada konulan kural başta biz olmak üzere bir çok ülke güreşçisinin canını yakmakta. Yeni kullarda özellikle künde lehimize... Neden... Grekoromen stilde başta Hamza, Nazmi, Şeref olmak üzere güreşçilerimize has özel bir oyun bu. Yeni nesil gençlerimiz de bunu iyi uygulamaya başladılar. Teknik adamlarımızında hakkını yememek gerek.

Serbest ve grekoromen güreş milli takımlarımızın öncelikli hedefleri; Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de, 17-23 Eylül tarihleri arasında yapılacak Dünya şampiyonasında tüm sıkletlerde olimpiyat vizesi almak. Bu yönde bir açıklamayı Serbest Güreş A Milli Takım Teknik Direktörü Adem Bereket'in ağzından daha önce vermiştik.

1970 ile 1990 arası Türk güreşi duraklama devri geçirdi. Ancak 1992 yılında M.Akif Pirim ile alınan olimpiyat şampiyonluğu ve sonrası tekrar yükseliş dönemi geldi. Bugün, geçmişte madalya alan güreşçilerimizi size hatırlatayım dedim: 2006 Dünya Grekoromen (84Kg. Nazmi Avluca 2. - 60Kg.Bünyamin Emik 3. -120Kg.İsmail Güzel 3. -96Kg.Hamza Yerlikaya 3.)

Birkaç yıldır Masterler Dünya Şampiyonası'na 35 yaşın üstündeki aktif olmayan güreşçiler ülkemiz adına isteyen ama kendi imkanları ile gitmeye çalıştılar. İlk başlatanlar Dr.Suphi Soğancı ve İsmail Kosukoğlu idi. Öyle ki Kosukoğlu burada üçüncü altın madalyasını aldı.