M. Necati Özfatura

Dünyada 1.5 milyar Müslüman çok sayıda ülkeler içine dağılmıştır. İslamiyete göre "kardeş" sayılan Müslümanlar maalesef birbirini tanımamaktadır. Kaldı ki Müslümanlar arasında paylaşılan sıkıntılar azalır ve paylaşılan sevinçler artar.

THY 35 ünlü hava yolu şirketini geride bırakarak 80 puanla "finansal sağlığı" en iyi şirket seçildi. Türkiye ilk çeyrekte yüzde 11.7 büyürken ihracat ilk yarıda yüzde 14.9 arttı. Sanayi üretimi bir yıl önceki haziran ayına göre yüzde 10.2 arttı. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ülke ekonomisiyle ilgili olarak "Türkiye ikinci çeyrekte yüzde 10.3 büyüme ile kriz öncesi günlere dönüş yaptı. Krizden resmen çıktık" dedi.

Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM), İngiltere'de yaşanan hak ihlalleriyle ilgili hazırladığı raporda, İngiltere'nin çirkin yüzünü ortaya çıkardı.

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, bugüne kadar 68 milyar dolarlık ihracat yapıldığını belirterek, "Görülüyor ki, bu yıl da ihracat hedefini aşıp 110 milyar doları buluruz" dedi.

Referandumdan sonra, sivil ve demokratik bir "Anayasa" hazırlanması kamuoyu ve siyasilerin isteklerinin ön sıralarında yer almaktadır. İşin uzmanları 2011 genel seçimlerinden sonra TBMM'nin ilk faaliyetinin anayasa hazırlamak olacağını beklemektedir.

AB'nin ithalatını kısmasına rağmen Çin, Hindistan ve Mısır gibi ülkeleri de geride bırakarak hazır giyimde ihracatını artıran tek ülke Türkiye oldu.

Türkiye'nin yüzde 58 ile "Evet" dediği değişiklik paketinin ardından AK Parti, anayasanın tamamının değiştirilmesi için düğmeye bastı. Hükümet diğer siyasi partilere TBMM çatısı altında bir uzlaşma komisyonu kurulması çağrısı yapacak ve anayasanın tamamının değiştirilmesi için mutabakat arayacak.

Şurası bir gerçek ki, Türkiye dünya standartlarına göre cumhuriyet tarihinin "altın çağı"nı yaşamaktadır.

Demokrasi, çok partili rejim, hukukun üstünlüğü, siyasi ve ekonomik istikrar bir ülkenin ekonomik kalkınmasında itici güçlerdir.

Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 10. Zirve Toplantısı 15-16 Eylül 2010 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirilmiştir.

12 Eylül 2010 tarihi Türk demokrasi hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. Bir nevi demokraside "milad"dır. Anayasa değişikliğinde evet için çok sebep, hayır için hiç sebep yok idi. Hayır demek bir nevi vesayet rejimini tasvip, darbe anayasasını savunma, darbe ve çileleri özlem, ülkenin gerçek demokrasi, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne karşı çıkmak idi. Türk halkının sağduyusu bu referandumda da galip gelerek yüzde 58 oy ile kabul edildi. Hayır cephesinde birleşenler yüzde 42 oyda birbirine düştüler. Hayır diyenler milletin hür iradesine saygı göstermeleri gerekir.

200 bin kişiyi bir gecede evsiz bırakan, sadece "Sindh" eyaletinde 170 köyü haritadan silen sel sularından sonra; korkulan oldu ve İndus Nehri taştı. Önüne geleni yuttu. Ülkenin en az dörtte biri göl ya da bataklık. Yağmurların devamı halinde İndus ve onu besleyen 5 nehrin yeniden taşması tehlikesi var.

Gökbilimciler, evrende kütlesi en büyük yıldızı tespit etti. Yeni bulunan yıldızın kütlesi güneşin 250 katıdır. "R136a1" adı verilen yıldızın, daha önce bulunan en büyük yıldızın iki katı ve güneşten milyonlarca kat daha parlak olduğu belirtildi. Bugüne kadar bilinen en büyük yıldız, güneşin 150 katı büyüklüğündeydi.

Hiç şüphe yok ki, bu yıl en büyük afet Pakistan'da yaşandı. Selin Pakistan'a faturası çok ağır oldu. İndus Nehrini besleyen 5 akarsudan yükselen su baskını ile Pencap Ovasında 450 kilometre uzunluğunda 35 ile 50 km genişliğinde bir iç deniz meydana geldi.

Dost ve kardeş ülke Pakistan kendi tarihi şöyle dursun, belki de dünya tarihinin en büyük sel felaketi ile son derece ağır şartlar altında Ramazan-ı Şerifi geçiriyor. Son 80 yılın en büyük sel felaketi ile Pakistan topraklarının beşte biri sular altındadır. Çadır bulabilenler bu çadırı kuracak kuru yer bulamamaktadır.

12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandumu bazı partiler seçim ve güvenoylaması şeklinde göstermektedir. Aslında bu referandum ile demokrasiye evet ya da hayır denilecektir. Oylamadan "evet" çıkması ülke içinde ve dışında çok şeyleri kazandıracak ve daha büyük menfaatlerin itici gücü olacaktır. Ülke ve vatandaş kârlı çıkacaktır. Vesayet rejimi kaybedecektir.

Referandumda evet için çok sayıda sebep vardır. Hayır için tek bir sebep bile yoktur. Evet ile ülkenin yolu açılacaktır. Türkiye dışında Türkiye'nin itibarı artacaktır. Aslında evet demokrasiye evet, hayır ise demokrasiye hayır demektir. CHP anayasal kuruluşlarda kadrolaşmış durumdadır. Evet ile gücünü kaybedeceğinden acı acı feryat etmektedir.

12 Eylül 2010 tarihindeki referandum, Türkiye'nin demokrasi hayatında "Milat" olacaktır. Şu andaki değişiklikler yeterli değilse de ileride son derece modern demokratik bir anayasanın kapısını açan anahtar rolündedir. 73 milyonun menfaati "Evet"le mümkündür.

12 Eylül 2010 tarihindeki referandum ne seçim ne de güvenoyu değildir. 73 milyonun menfaatini gerektiren haklardır.

Tanzimattan bu yana ne Osmanlı Devletinde ne de Cumhuriyet devresinde Türkiye'de gerçek demokrasi olmamıştır. Bu bakımdan 12 Eylül 2010 Referandumu gerçek demokrasiye geçişte önemli bir dönemeçtir. Türkiye'nin bu sınavı "Evet" ile vereceğine inancım tamdır. Referandumun kabul görmesiyle gerçek anlamda demokrasi, insan hakları ve yargının bağımsızlığı için kilitli kapılar açılacaktır. Referandum AK Parti iktidarının güvenoyu değildir. 73 milyonun menfaati olan ve darbelere, vesayet rejimine son verecek bir nimettir. Sandığa giderek "Evet" oyu ile ülkenin geleceğini oylayın...