Ünal Bolat

"Kapıdan çıkarken, son defa baktığını ve gözlerinden akıttığı yaşları daha fazla göstermemek için başını hızla çevirerek uzaklaştığını gördüm..."

"Buraya kadar gelmişken bulamadım deyip gitmek olmaz... Başladım mezar aramaya... Onlarca mezar taşına baktım... Oku, oku yok..."

"Şaşırdım kaldım. O güne kadar ne dediysem hepsine "peki abla" veya "tamam abla" diyen o munis insan bu isteğimi reddediyordu!.."

"O uzun boylu doktoru aramaya başladım acilde. Bulamadım. Cerrahi bölüm şefine ulaştım. Başkasıydı. O da çıkartamadı aradığım hekimi."

"Şaşkın vaziyette Acil'in dışına çıktık. Konuyu tanıdık hangi hekime sorsak? Hem pazar hem sabahın erken saati. O saatte kimi arayabilirsiniz?.."

"Üniversitede ikinci sınıfa geçtiğimde, sevdiğim bir arkadaşım bir hediye getirmişti. Hediye vermeyi çok sevdiğim gibi almayı da seviyordum."

"Ben kendim denizciyim. Uzak yol 3. kaptan olarak çalışıyordum DB nakliyatta. Bekârdım. Kiracıydık. Babamdan ise bize hiçbir şey kalmamıştı..."

"Bu milletin sıradan denilen ailelerinin çocukları böyleydi. Varlıklı oldukça kimileri farklı kültürlere özenirken 'sonradan görme' mi oluyordu?"

"Dilek, kendini bekleyen tehlikeden habersiz, üçüncü kattaki evlerinin merdivenlerinden inerek sokağa çıktı. İki genç adam onu görünce birbirine baktı..."

"Bu duruma babası da çok üzüldü. Çok öfkelendi... Sabaha kadar gözümüze uyku girmedi... Gitmiş sabahleyin damadın babasının iş yerine..."

"Dünya güzeli bir kızcağızdı... Bir gün davetiyeleri geldi. Düğünü oluyormuş... Eh komşumuzun düğünü olur da gitmemek olur mu?.."

"Ben böyle samimi düşündükçe mutluluktan uçuyordum. Nasıl biz bu büyüğü tanımışsak, Türkiye Gazetesinden bu insanlar da..."

"Biz de gazeteye abone olmuş ve bu kasetleri alıp dinlemeye başlamıştık. Dinledikçe hayata bakışımız değişmişti. Büyüklere hayran olmuştuk."

"Çok hoşuma gitti. Ben de böyle dua ettim. Meğer bu yolun adı Sevgili Peygamberimizin ve onun Eshabının yolu olan Ehl-i sünnet yoluydu."

"Bir gün sizi evinizde ziyaret edip bunları söyleyip teşekkür edecektim. Ne yazık ki dünya gözüyle sizi görmek kısmet değilmiş..."

"Dedelerinin soyağacından birazını bulup Tımar Beratları'ndan numune gösterince; sanki dedelerine kavuşmuş gibi çok sevinmişti..."

"Enver Ören'le, 01.03.1971 tarihinde ilk sayısı yayınlanan, Çağın Öğretmeni Gazetesi'nde, Çatalçeşme Sokak'ta yaklaşık 9 ay birlikte çalıştık..."

"Türkiye'ye hep ilkleri getirmiştiniz siz. Bugün için başarmak çok kolay zannedilen nice hizmet sektörünün öncülüğünü yapmıştınız."

"Muğlalı tekstilci, yuvasını yıktığına pişman olacağına ayak bağlarından kurtulmuş gibi bir duygu yaşıyordu. Sonra bir modelistle evlenmişti."

"Çalıştıkça hırs kaplıyordu bedenimi. Evlilik düşüncem yoktu. Her şey benim için çok güzeldi. Sanki ayak bağlarımdan kurtulmuş gibiydim..."