Vehbi Tülek

Ta­bi­în dev­ri­nin bü­yük­le­rin­den olan Mu­ham­med bin Ka'b, bü­yük mü­fes­sir­ler­den ve mu­had­dis­ler­den­dir. Ab­dul­lah İbn-i Ab­bâs'dan ve Ab­dul­lah İbn-i Ömer'den tef­sîr öğ­ren­miş­tir...

Buyurdu ki: "Mü'min, baktığından ibret alır. Bir şey verilirse, şükreder. Musibet ve belâya uğrayacak olursa, sabreder. Konuşacak olursa, Allahü teâlâyı hatırlatır."

Münâ­fık Ab­dul­lah bin Ebî Se­lül has­ta­lan­mış­tı. Resû­lul­lah E­fen­di­miz ziyâ­re­ti­ne git­ti. Habî­bul­lah­tan "Ben öl­dü­ğüm zamân namâ­zı­mı kıl!" di­ye bir is­tek­te bu­lun­du...

E­bü'l-­Be­rekât Hakkârî, Do­ğu A­na­do­lu ev­liyâ­sın­dan­dır. Üs­ta­dı ve am­ca­sı A­diy bin Mi­sa­fir haz­ret­le­ri o­nu, Hakkâ­ri dağ­la­rın­da­ki ta­le­be­le­ri­nin ye­tiş­ti­ril­me­si i­le va­zi­fe­len­dir­miş­ti...

Haz­ret­-i Ö­mer, harp­te­ki mü­ca­hit­le­rin a­i­le­le­ri­nin du­rum­la­rı­nı a­raş­tı­rır ve ge­ce­le­ri şeh­ri do­la­şır­dı. Bir ge­ce yi­ne böy­le do­la­şır­ken ağ­la­yan bir ka­dın se­si duy­du!..

Büyük veli Ömer bin Hüseyn el-Hırakî buyurdu ki: "Kula verilen en hayırlı şey, kendisine lüzumlu şeylerin yerleştirilmesi için mâlâyanîden temizlenen kalbdir."

Bedir mağlûbiyetini içine sindiremeyen Ebû Leheb, kimsesiz bir mümin olan Ebû Râfî'yi dövüyordu. O sırada kadın sahabelerden Ümmü Fadl da azılı müşrike saldırdı!..

Muhammed bin Zekeriya Efendi Rus zulmünden kaçarak, Afganistan'ın Belh şehrine hicret etti. Oradan da Medine-i Münevvere'ye gitti ve orada yüz yaşında son nefesini verdi...

Bir padişah kızı olan Âdile Sultan, çocuklarını ve kocasını kaybeder... Büyük bir kedere gömüldüğü günlerde karşısına bir Allah adamı çıkar ve hayatı değişir...

Bedir gününde Peygamber Efendimiz ellerini kaldırıp şöyle dua etti: "Ey Allah'ım, bana olan vaadini yerine getir; ey Allah'ım, bana vaad ettiğini ver!.."

Tâbiînden olan Zührî hazretleri, bir dâhi idi. Kur'ân-ı kerîmi seksen gecede ezberlemişti. Hadîs-i şerîfleri toplayıp ilk defa kitap hâline getiren zattır...

Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî bir gün elinde kemanla dolaşan birini gördü. Yanındaki hizmetçisine; "Git şu zavallıyı çağır buraya gelsin" buyurdular...

Ebû Bekr-i Şiblî'ye bir dirhem lâzım olur. Hıristiyan bir genç; "Beni hacca götürmek şartıyla sana para veririm" der. Şiblî hazretleri kabul etmek istemez; ancak...

Şeyh Derviş Hüseyin, geçimini berberlikle sağlardı. Çok kanaatkârdı. Çocuklar için bir akçe, büyükler için ise bir para ücret alırdı. Fazla veren olursa kabûl etmezdi...

Süveyd Sincârî hazretleri, Diyarbakır'da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. Musul'un yetmiş kilometre batısında bir kaza merkezi olan Sincar'da vefât etti...

Muhammed Emîn Efendi, büyük âlim ve velîlerdendir. 1867 (H.1284) senesinde Arvas'ta doğdu. 1900 (H.1318)'de hac seferinde iken otuz iki yaşında Tûr-i Sinâ'da vefât etti...

Ebü'l-Garîb İsfehânî, Şîrâz'da iken hastalanmıştı. Dostlarından "Eğer burada vefât edersem, beni Müslüman mezarlığına defnetmeyin" diye garip bir istekte bulundu!..

Evliyânın büyüklerinden Mensûr bin Ammâr buyurdu ki: "Sıkıntıdan kurtulmak istiyorsan, dünyâyı istemeyi bırak, özür dilemekten kurtulmak istiyorsan, diline hâkim ol!.."

Bir rahîb, yolculuğa çıkmak üzere olan İbrâhim-i Havvâs hazretlerine gelerek sefere birlikte gitmeyi teklif eder. O mübarek de kabul eder ve yola koyulurlar...

İzzeddîn bin Abdüsselâm, Mısır'daki evliyânın büyüklerinden ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimidir. 1182 (H.578) senesinde doğdu. 1262 (H.660) senesinde Kâhire'de vefât etti...