Nükleer riski İsrail kaşıyor! Uzmanlar, Pakistan ile Hindistan arasındaki krizi gazetemize değerlendirdi

Ankasam Başkanı Mehmet Erol ‘yaşananlar küresel kapışmanın yansıması’ derken Pakistan’ın Fahri Türkiye Yatırım Konsolosu Ahmet Han, anlaşmazlığın merkezinde İsrail’in olduğuna dikkat çekti.
YILMAZ BİLGEN - Pakistan-Hindistan krizi büyüyor. İki ülke hava sahaları ve bütün sınırları birbirine kapattı, diplomatlar karşılıklı olarak istenmeyen kişi ilan edildi. Bölgeyi yakından takip eden uzmanlar yaşanan gerilimi gazetemize değerlendirdi...
TÜRKİYE İLE YAKINLAŞMA RAHATSIZ ETTİ
Pakistan’ın Türkiye Fahri Yatırım Konsolosu Ahmet Han, olay örgüsünün merkezinde İsrail’in olduğunu söyledi. Hindistan-ABD-İsrail hattına vurgu yapan Han “Pakistan ve Hindistan arasında 1960 ve 1999 anlaşmaları var. Keşmir’den çıkan altı nehir var. Bunların üçünün tasarrufu Hindistan’a verildi. Diğerleri ise Pakistan’a aittir. Hindistan elindeki nehirlere dokuz baraj yaptı ve sık sık baraj kapaklarını açarak sele sebep oluyor. 2019’da Keşmir’i işgal etti. Diğer üç nehrin sularını da tutarak Pakistan’ı susuz bırakıyor. Pakistan defalarca bunu savaş suçu sayacağını söyledi. Ayrıca olayları çatışmaya getiren sebepler arasında İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Macaristan gezisi de etkili oldu. Ardından Macar Dışişleri Bakanı Pakistan’a gelerek ‘İsrail’le yakın ilişki kurun’ teklifinde bulundu. Hatta İbrahimi Anlaşmalarına Pakistan’ı da dâhil etmek istediler. İslamabad’ın bunu reddetmesi ile olaylar patladı. Şu an Pakistan çok güçlü hazırlık yapıyor. Şartlar 2019 gibi değil. Hindistan’ın ABD dışında en fazla güvendiği aktör İsrail. Ortalığı karıştıran da İsrail. Sayın Erdoğan’ın Pakistan gezisi ve arından Pakistan Başbakanının Türkiye ziyareti çok önemliydi. Özel anlaşmalar yapıldı. Tel Aviv bunu görüyor. Ve bu ilişki siyonist kanadın en büyük korkusu” dedi.
KÜRESEL KAPIŞMA
Ankasam Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol gerilimin arka planına dikkat çekti:
"Öncelikle Büyük Orta Doğu Projesi’ne bakalım. Orada Free Belucistan diye Pakistan, İran ve Afganistan’dan toprak alan yapay bir devlet var. Bir biçimde de Basra’nın kontrolünde belirleyici unsur oluyor. Batı Pakistan üzerinden bir anlamda Çin’i çevreleme politikası konusunda kararlılığını gösteriyor. Bu anlamda su bahane. Zaten öncesinde Afganistan’la Pakistan savaşın eşiğine getirildi. Keşmir kaşınarak çatışma ortamı şiddetlendi. Diğer yandan bu kavga İran-Basra aksını da yakından ilgilendiriyor. Batılı güçler, Avrasya’ya daha güvenli bir yoldan girmek istiyor. ABD’nin öncülüğünde küresel enerji ve ticaret koridorlarına yeniden güzergâh çizme girişimi olan İMEC Projesi bu kavganın temel sebeplerinden biri. Hindistan’ın özellikle Kafkasya’da Ermenistan ve Yunanistan-İsrail denkleminde önemli bir rolü var.
Hindistan’ın Erivan’la olan ilişkisi, Pakistan-Bangladeş yakınlaşması ve Suriye’de Türkiye’nin üstlendiği rol ve Kıbrıs’la ilgili gelişmeler bu denklemde değerlendirilmeli. Pakistan ve Türkiye arasında varolan ilişki, kardeşliğin ötesinde bir hassasiyete sahip. Bu sebeple Türkiye için de Keşmir konusu ve Pakistan-Hindistan gerilimi kritik önem arz ediyor. Bir yandan kaynak ve koridorları kontrol savaşı verilirken diğer yandan Çin’in Orta Doğu ve Asya’daki etki gücü daraltılıyor. Mevcut hâliyle bile Çin’in kuşak yol projesi risk altında. Pire ve Hayfa Limanları şimdiden devre dışı kaldı. İtalya denklemden çıktı gibi. Akdeniz-Kızıldeniz-Aden hattında ABD-İsrail kontrolü arttı. İstikamet Malaka’ya kayıyor.
Myanmar da aynı planın kurbanı. Orada da bir nüfus ve güç tayini yaşandı; bu uğurda onbinlerce Müslüman katledildi. Çin-Pakistan ilişkisini bitirmek istiyorlar. Bu gelişmelerden Türk dünyası da derinden etkilenir. Oyun Hazar havzası ve Türk devletlerini de kapsayan bir mahiyet arz ediyor. Bu yönü ile Türkiye’yi de pasifize gayreti var. Çünkü Orta Koridor Türk Devletleri Teşkilatının da bel kemiği. Son dönem Azerbaycan-Türkiye ve Türk Devletleri arasında kriz üretme çabaları da aynı planın parçaları. Türkiye bugüne kadar hep bölge meselelerinin bölge aktörleri ile çözülmesinden yana oldu. Yapıcı ve kazan kazan ilişkisi güttü. Bu bağın koparılması harici aktörlerin ortak projesi. Takip edilen yol ‘böl-çatıştır-yönet’ anlayışından ibaret. Bu olaylar jeopolitik, jeo stratejik ve jeo ekonomik güç mücadelesinin yansıması."
TEHLİKELİ SÜREÇ
Asya araştırmaları uzmanı Dr. Doğacan Başaran, Hindistan-Pakistan restleşmesinin iki ülkenin sahip olduğu nükleer güç itibarı ile tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini söyledi. Babacan, ABD’nin Hindistan’a verdiği açık çeki hatırlattı ve “Hindistan’ın İndus Suyu anlaşmasından döndüğünü açıklaması zaten olayların büyüyeceğinin habercisiydi. Her ne kadar gerilim nükleer savaşa evrilme riski taşısa da böyle bir vasatta mutlaka küresel aktörler devreye girecektir. İran’ın ara buluculuk teklifi de tansiyonu düşürme amaçlı bir adım. Hindistan bölgenin İsrail’i gibi davranıyor. Cammu Keşmir’de yapılanlar Filistinli Müslümanlara yapılanlardan çok da farklı değil. Bölgesel ve küresel aktörlerin çok dikkatli davranması gereken bir süreç başladı” dedi.