Mahfuz rumuzlu okuyucumuzun sorusunu cevaplamaya bu hafta da devam ediyoruz. Okuyucumuz, 40 yıla yakın bir evlilikten sonra kocasının açtığı boşanma davası ile ilgili sorular sormuştu. Bu sorulara geçen hafta bir kısım cevaplar arz etmiştik. Bir hafta önceki yazımızda, aile kavramının önemini vurguladıktan sonra, kadının haklarından bahsederek, nafaka, tazminat ve tedbir isteğinde bulunabileceğini aktarmıştık. Özellikle evlilik birliği içinde çocuk var ise ve bunların da yaşı 18'i geçmemiş ise, velayette bir problem olmaktadır. Bu çocuğun velayeti kimde kalacaktır? Bu konuda tarafların anlaşması elbette önemlidir. Bir gazete haberinde şöyle geçiyordu. Kadın ile koca evliliklerinin sürmeyeceğini anlayınca, boşanmaya karar vermişler. Konu kamuoyunu uzun süre meşgul etmiş. Tarafların hangi bedel tazminatta anlaşacakları merak konusu olmuş. Pazarlıklar günlerce sürmüş. Sıra çocuklara gelince, kadının cevabı şu olmuş: Kız benim, oğlan senin. Adam da kabul demiş. Olayı ibretle izleyen çocuklar, "keşke bizim için de malın onda biri oranında mücadele etselerdi. Sevgilerini gösterirlerdi" demişler. Çocukların durumu Ayrılık dikenlerinin olduğu yerde ayakları şüphesiz en çok kanayanlar çocuklardır. Bunun için, boşanacak olan eşlerin, ilk başta eş seçiminde dikkat etmelerini ve evlilikten sonra ayrılık konusunda acele etmemelerini ve sabırlı davranmalarını öneririz. Bu en azından onların müşterek paydaları olan çocuklarının gönül ve psikolojik yapısı için gerekli ve geçerli bir nedendir. Çocukların velayetinin verilmesinde ise, çocuğun cinsiyeti, yaşı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ahlaki yapıları önem arz edecektir. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının tesbitinde zabıta tarafından yapılacak tahkikat yanında, tarafların sunacağı delil ve dinletecekleri şahitlerin beyanları da önemli olacaktır. Mesela, erkeğin mal varlığının listesi sunulup, tapudan, trafik tescilden ve banka kayıtlarından bu mal varlığı ispatlanırsa kadına hükmedilecek nafaka ve tazminatın tesbitinde önemli olacaktır. Türk Medeni Kanununda temel olarak eşler arasında mal ayrılığı sistemi vardır. Ancak, taraflar evlilik aşamasında mal birliği ve mal ortaklığı rejimlerini de seçebilirler. Böyle bir seçim yok ise, evlilik süresince kazanılan mallardan koca adına kayıtlı olanlar kocanın ve kadın adına kayıtlı olanlar da kadınlarındır. Bunun aksinin dava ile ispatlanması gerekir. Şahit beyanları Boşanma davalarının en önemli delili şahitlerdir. Şahitlerin beyanları kusurlu tarafın tesbitinde, çocuğun velayetinin kime verileceğinin takdirinde ve nafaka ile tazminat miktarının hesaplanmasında hakime büyük imkan verecektir. Bunun için, hadiseleri gören ve bizzat duyan şahitlerin mahkemelerde tanıklık yapması gerekecektir. Yoksa, taraflardan birinden hadiseleri naklen duyan veya fısıltı gazetesi diye tabir edilen bir şekilde öğrenen kişilerin beyanları mahkemelere yardımcı olmaz ve işin uzamasına neden olur. Belki de hak zayiine sebep olur. Bir de, büyükler vardır. Aile büyüklerinin tavsiyeleri ile, inat etmeyen insaflı kişiler nasihat dinleyerek yuvaları yıkmazlar ve sabırlı ve hoşgörülü hareketlerle, birbirlerini dinleyerek, mutlu ve geçmişte yaşanan ve özlenen ailelere tekrar dönüş yapabilirler. Bunun için, geniş aile kavramının ve müstakil ve bahçeli ev nizamlarının yeniden hayat bulması için gayret sarfedilmesi gerektiği inancındayız. Bu konuda, Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı'na büyük görev düştüğü gibi, Anayasanın ailenin korunması hükmüne de riayet edilmiş olunacaktır.